ARCORA’DAN İNOVATİF GİRİŞİM: YERLİ YERİNDE EĞİTİM

Başkent Üniversitesi Bilgi, İnovasyon ve Teknoloji Transfer Ofisi (BİTTO) koordinasyonunda, üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde iç mimarlık alanında Türkiye’de ilk defa uygulanacak katılımcı ve yenilikçi bir eğitim modeli olan Arcora Garage Academy (A.G.A) kapılarını açtı.

Arcora, 2007 yılından beri sektörde varlığını sürdüren yenilikçi ve girişimci bir mimarlık ofisi. Var olduğu günden bu yana sürekli yeni projeler geliştiren ve hayata geçiren Arcora, BİTTO iş birliği ile Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi ve İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü öğrencilerine özel yerinde öğrenme tekniğine dayalı bir sistem geliştirerek hayata geçirdi.

Arcora kurucusu Gökhan Uysal ve BİTTO yöneticisi Arzu Fırlarer ile Türkiye’de ilk defa uygulanan eğitim programı üzerine konuştuk.

Arcora Garage Academy fikri nasıl ortaya çıktı?
G.U. Aralarında Arzu Hanım’ın da olduğu bir akşam yemeğinde arkadaşlarımızla konuşurken böyle bir fikir çıktı ortaya. Neler yapabiliriz diye düşündük, tarttık ve harekete geçtik. Ortalama 1 yıldan az bir sürede proje hayata geçti.

Arcora Garage Academy neleri kapsıyor ve kimlere hitap ediyor?
G.U. Fikir ortaya çıkınca Arzu Hanım aracılığı ile Başkent Üniversitesi
ile görüşmelere başladık. Burası bomboş dört duvar bir alan iken bir atölye ve uygulama stüdyosu haline dönüştürüldü. Sıfırdan üretim ve montaj yapılan, iç mimarından marangozuna kadar her aşamada iş birliği ve takım çalışması yapılan, yerinde öğrenme metodolojisini uygulayan bir eğitim merkezi haline dönüştürüldü.
Şu an projeyi Başkent Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü öğrencileriyle yürütüyoruz, onlara özel bir uygulama hatta ayrıcalık diyebiliriz. Biz öğrencilere okulda öğrendikleri teorik bilgileri pratiğe aktarma imkânı sunuyoruz. Böylece atölyenin tozunu yutuyorlar; ne şartlar altında tasarımın, üretimin ve montajın yapıldığına
şahit olup işi en ince ayrıntısına kadar deneyimliyorlar.

A.G.A için iç mimarlık eğitiminin bir parçası diyebilir miyiz?
G.U. Kesinlikle, söz konusu derslerde öğrenciler atölyeye geliyor ve üniversitedeki uygulamalar nasılsa burada da aynı şekilde çalışıyorlar. Öğrencileri gruplara ayırıyoruz ve onları bir müşteri ile buluşturuyoruz.
Söz konusu müşteri istek ve taleplerini dile getiriyor, öğrencilerimiz ise stüdyolarımızda bu tasarımı ortaya çıkarıyor. Farklı gruplar halinde çalışıyorlar ve süresi içerisinde projelerini tamamlıyorlar. Sonrasında ise ortaya çıkan çalışmayı her aşamasındaki ilerleme ile değerlendiriyoruz.

Sizce A.G.A neden gerekli?
G.U. Çünkü hayat sadece teorik bilgiden ibaret değil. Biz burada, mobilya sektörünün kalbi Siteler’de öğrencilere bu atmosferi yaşatıyoruz; müşteri ilişkileri, üretim, imalat, tasarım tescili, teslimat gibi sürecin her noktasına birebir tanıklık ediyorlar. Böylece lisans eğitimlerini tamamladıklarında teorik bilginin yanında deneyimsel olarak
da donanımlı oluyorlar. Keşke bizim zamanımızda da olsaydı dediğimiz  bir çalışmayı biz öğrencilerimize memnuniyetle aktarıyoruz.

Üniversite ile iş birliğiniz nasıl ilerliyor?
A.F. Proje başlamadan önce her türlü aşamayı değerlendirdik; ders programı, içerik, eğitmenler gibi her ince detayı ele aldık. Başkent Üniversitesi olarak böyle bir iş birliğinin içerisinde yer almaktan gurur duyuyoruz. Projeye verdikleri desteklerinden dolayı Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Haberal’a da teşekkürlerimizi sunarız.

Başka projeler olacak mı?
G.U. / A.F. Neden olmasın? Üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde her türlü girişimi yapmaya, gelecek nesiller için daha iyi eğitim koşulları sağlamak adına sürekli üretip, her geçen gün daha çok çalışıyoruz. Akademinin vereceği ilk mezunlar için öğrenciler kadar biz de heyecanlıyız, güzel sonuçlar çıkacağına güvenimiz tam.