26 Nisan her sene, Dünya Fikri Mülkiyet Günü olarak kutlanıyor. Her sene Fikri Mülkiyet Günü’ne özel olarak belirlenen tema çerçevesinde fikri mülkiyetle ilişkilendirilebilecek bir konuya dikkat çekiliyor. Bu senenin teması ise son yıllarda oldukça gündemde olan bir konu olan ‘’Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’’ ile ilişkili. “Fikri Mülkiyet ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri: Yenilik ve Yaratıcılıkla Ortak Geleceğimizi İnşa Etmek’’. Bu tema, hem küresel hedeflerimize ulaşmak hem de içinde yaşadığımız dünyanın devamlılığını sağlayabilmek için son derece önemli; ayrıca sürdürülebilir kalkınma için inovasyon ve yaratıcılığın önemini ve fikri mülkiyetin rolünü de vurguluyor. GOSSIP Dergi ekibi olarak 2024 yılının Dünya Fikri Mülkiyet Günü’nü sürdürülebilir kalkınma hedefleri odağında çalışan yenilikçi girişimlere değinerek kutluyoruz.
Fikri Mülkiyet Hakları ve Sürdürülebilirlik İlişkisi
Fikri mülkiyet hakları; bilgi üretimi, teknoloji, inovasyon ve yaratıcılığın korunması, teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılmasını sağlıyor. İnovasyon ve yaratıcılık kavramları ise dünya çapında her geçen gün önemini artıran sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin uygulamaya geçirilebilmesinde bir anahtar konumunda. Çünkü inovasyon ve yaratıcılık kavramları, tıpkı sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin sağladığı gibi çevresel, ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan toplumların gelişimine katkı sunuyor. Ayrıca yeni girişimlerin doğmasında ve yeni çözümlerin üretilmesinde de avantaj sağlıyor.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, temel olarak insanlığın karşılaştığı zorluklara ve dünyanın karşı karşıya olduğu tehditlere çözüm üretmeyi sağlayan bir bakış açısı olarak değerlendirirsek bu hedeflerin hayata geçirilmesinde inovasyonun, fikri üretim sürecinin, yaratıcılığın ve bunlarla ilişkili olarak fikri mülkiyet haklarının önemi yadsınamaz. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerini başarılı şekilde hayata geçirebilmek için iklim değişikliği, sağlık, eğitim, yoksulluk, açlık, cinsiyet eşitliği gibi alanlarda fark yaratan fikirler geliştirmemiz gerekiyor. Bu fikirlerin pratiğe dökülebilmesi, fayda sağlayabilmesi ve ticarileştirilerek işler hale getirilebilmesi için ise fikri mülkiyet hakları son derece önemli. Günümüzde bu alanda faaliyet gösteren, sürdürülebilir kalkınma hedefine katkı sunan çok sayıda girişim var. Bu girişimlerin bir kısmı, eğitimde eşitliğe, bir kısmı iş hayatında cinsiyet eşitliğine bir kısmı ise yoksulluğun ortadan kaldırılmasına odaklanıyor.
Sizin için derledik: Türkiye’nin sosyal girişimleri
Bilim Virüsü: Kendini ”yeni nesil bir öğrenme hareketi” olarak tanımlayan Bilim Virüsü, çocuk ve gençlere yeni nesil yetkinlikler kazandırmayı hedefleyen bir öğrenme platformu ve sosyal girişim. Bilim Virüsü, bilimsel düşünceyi yaygınlaştırmak için çocuk ve gençlerle bir arada, katılımcı ve kapsayıcı bir yöntemle çalışarak hem dünyanın daha iyi bir yer olması için hem de 21. yüzyıl yetkinliklerinin çocuk ve gençlere kazandırılarak nitelikli bir öğrenme sürecini inşa etmek için çalışıyor. Böylece sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin özellikle eğitim alanıyla ilişkilendirilebilecek başlıklarında çözüm üretiyor.
TOYI: Yine çocukların gelişimine odaklanan bu girişim kendini ”Çocukların etraflarındaki her şeyi eşsiz oyuncaklara dönüştürmelerini sağlayan doğa dostu, yaratıcı bir oyun kiti.” olarak tanımlıyor. Hem geri dönüşüme dikkat çekiyor hem de oyunlaştırma tekniği ile çocukların zihin dünyasına hitap ediyor. Ayrıca marka, hızlı tüketim fikrinin karşısında duruyor ve ürettiği parçaların sınırsız kombinasyonla çok uzun yıllar kullanılabilmesini sağlıyor. Böylece hem çocuklara hitap ediyor hem de dünyayı korumak için çabalıyor.
Fazla: Daha önce ”Fazla Gıda” ismiyle bilinen ve adından da tahmin edileceği üzere gıda israfına odaklanan bu sosyal girişim artık sadece ”Fazla” olarak hayatına devam ediyor. Teknoloji tabanlı bütünsel atık yönetim çözümleri sunan marka, dönüşüm fikrini artık sadece gıda odaklı değil, tekstil, ambalaj gibi farklı alanlara da taşıyor.
Fazla’nın gıda israfı ve dünya kaynaklarının kullanılmasına ilişkin verdiği bilgiler ise şöyle: ”Bugün insanlık olarak yaklaşık 2 Dünyamız varmış gibi yaşıyor; üretim döngülerinde kaynak kullanımına yeterince dikkat etmiyor, tüketim alışkanlıklarımız ile yerkürenin tolere edebileceğinden daha fazla atık oluşturuyoruz. Gün geçtikçe artan atık miktarı ve bu atıkların güvenli ve sürdürülebilir şekilde yönetilmiyor olması
bugün hepimizi sosyal, çevresel ve finansal açılardan etkiliyor.”
Good4Trust: Good4Trust aslında bir e-ticaret platformu. Fakat bildiğimiz ve kullanmaya alışık olduğumuz platformlardan farklı olarak sosyal ve ekolojik olarak etik üretim yapan markalara yer veriyor. Türetim ekonomisine destek veren Good4Trust’ta bir hesap açıp satış yapabilmek için üreticiler, sosyal ve ekolojik olarak adil bir üretim yaptığını belgeliyor. Doğaya dost ürün ve hizmetler sunan üreticiler, bu platformda yer alabilmek için beyan ettikleri üretim süreçlerinin 7 kişilik kurul tarafından onaylanmasını bekliyor. Tüm süreç tamamlandığında ise yerel, küçük, kadın üreticiler; doğa dostu ve etik ürünler artık bu platformda yerini alıyor. Böylece Good4Trust, ”iyi ve ekolojik ürünle sürdürülebilirlik hassasiyeti olan tüketiciyi” bir araya getiriyor.
Anlatan Eller: Anlatan Eller sosyal girişimi, işitme engeli olan bireylerin hayata aktif katılımını destekleyen bir platform olarak biliniyor. Sağır bireylerin karşılaştığı eğitimde fırsat eşitsizliğinin önüne geçmeye çalışan girişim kendini şöyle tanımlıyor: ”Sağırların kendi hikâyelerini bağımsızca anlatabildikleri ve kendi istedikleri hayatı yaşayabildikleri bir dünya hayal ediyoruz.”
OTSIMO: OTSIMO, yine çocukları odağına alan bir sosyal girişim ve ortaya çıkışı, girişimin kurucusu Zafer Elcik’in kardeşine 2 yaşındayken ağır otizm tanısı konulmasıyla başlıyor. Otizmli çocuklara özel dijital uygulamaların eksikliğini fark eden Zafer, kardeşi için geliştirmeye başladığı oyun ve uygulamaları bir iş modeline dönüştürüyor ve dünya üzerindeki çok sayıda özel gereksinimli çocuğa fayda sağlıyor. OTSIMO bugün, çok sayıda dilde otizmli çocuklara özel oyunlar ve programlar üretiyor. Böylece özel gereksinimli çocukların eğitimde fırsat eşitsizliği yaşamasının önüne geçmeye ve onlara nitelikli öğrenme araçları sunmayı hedefliyor.
26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü, bizlere içinde yaşadığımız dünyanın ve insanlığın ihtiyaçlarını analiz etme, değerlendirme, düşünme ve bu ihtiyaçlara çözüm üretme fırsatı veriyor. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerçekleştirebilmek için inovasyonu ve fikri mülkiyet haklarını önceleyerek çalıştığımız, yepyeni girişimlerin doğmasını sağladığımız ve yeni markalar yarattığımız daha sürdürülebilir bir dünya inşa etmek mümkün…
Bir yanıt yazın