Kripto para mevzusu, son günlerde ülkemizde ödeme aracı olarak kullanılamayacağı yönünde çıkan yönetmelikle gündeme geldi. Ancak tabii ki sanal paraların gündeme gelmesindeki tek etken, böyle bir yönetmelik değil. Neredeyse herkesin coin sahibi olduğu bu dönemde, coin unsurlu marka başvurularında ciddi bir artış görüyoruz.
Herhangi bir banka veya kamu otoritesi tarafından düzenlenemeyen, cüzdan veya bulut gibi çeşitli platformlarda saklanabilen ve her birinin ayrı ayrı piyasa değerine sahip olduğu sanal paralar, son zamanların en trend konularından biri haline geldi.
Kripto paraları bu kadar önemli ve değerli kılan ise kırılması imkânsız şifrelerle korunduğu için taklit edilemiyor olmaları. Ayrıca belirli bir çalışma sistemine kayıtlı olmaları ve parayı basan kurumun keyfi uygulamalarla ya da kazayla değerini düşürme ihtimalinin çok düşük olması da etkili. Özellikle bitcoin gibi bilinen kripto paralara dair muhasebe kayıtlarının birden fazla yerde eş zamanlı olarak tutulması, güvenilirliği ve bahsi geçen bu değeri artırıyor.
Coin’lerin bu denli popüler olmasının sebebi, kolay ulaşılabilir olması ve çok küçük paralarla bile alındığında hayal edilenden fazla kâr elde etmeyi sağlamasıdır. En iyi taraflarından birisi de istenildiğinde o anki değeri üzerinden fiziksel paralara dönüştürülebilmesidir. Fiziksel temasın bu kadar aza indirgendiği pandemi koşullarında, paranın bile sanal hale gelmesi tabii ki hiçbirimizi şaşırtmadı.
Coin Unsurlu Marka Başvuruları Arttı
Kripto para mevzusu, son günlerde “ülkemizde ödeme aracı olarak kullanılamayacağı yönünde çıkan yönetmelikle” gündeme geldi. Ancak tabii ki sanal paraların gündeme gelmesindeki tek etken, böyle bir yönetmelik değil. Hemen hemen herkesin coin sahibi olduğu bu günlerde yatırım severler, coin unsurlu pek çok marka başvurusunda bulundu. Sadece ülkemizde değil, dünyada hemen her ülkede hızla artan coin unsurlu sanal para geliştiricileri; söz konusu kelimeleri marka olarak tescil ettirmek için TÜRKPATENT nezdinde ve kendi ülkelerinde başvuru yapmakta gecikmediler. Araştırmalarımız sonucunda karşılaştığımız marka başvurularının çokluğu ise bizi biraz şaşırtmış olabilir.
Coin piyasasının gelişimiyle bankalar, büyük şirketler, spor kulüpleri de birer birer coin unsurlu markalar için başvuru yapmaya başladı. Hatta bazılarının 2018 yılından bu yana tescilleri bulunmakta. İlaveten, yapılan marka başvuruları arasında “türkcoin, turancoin, millicoin” gibi milliyetçi başvuruların ve “demircoin, altıncoin” gibi sektörel başvuruların yer alması da dikkat çekiyor.
Kripto paraların marka başvurularını artıracak kadar popüler hale gelmesinin ve olumlu özelliklerinin yanı sıra bazı olumsuzlukları da var elbette. Bu sanal paraların bir aldatmacadan ibaret olduğunu ve bir gün bir balon misali patlayacağını düşünen pek çok insan bulunuyor. Bazı devler ise kripto para kullanımının devlet kontrolünden yoksun olması nedeniyle terör, uyuşturucu, kara para aklama ve mafyalık gibi yasa dışı alanlarda kullanılabileceğini ön gördüğünden kripto para kullanımını desteklemiyor. Ayrıca yüklü miktarda sanal para transferinin oldukça kolay olması, bankaları tehdit ettiğinden bankalar da çoğunlukla kripto para olayına olumsuz bakıyor.
Ticaretin durması, dünya düzeninin devamı için düşünülemez bir durum. Peki ticareti sanal para ile devam ettirmek mümkün mü? Bu sorunun cevabı, ülkeden ülkeye değişiyor olsa da ülkemizin bu yeniliğe henüz hazır olmadığını gündeme gelen yeni yönetmelikten anlayabiliyoruz. Buna karşılık coin piyasasının hareketli ve gündemde olduğu bu dönemi değerlendirmek ve marka başvurularında bulunmak ise son derece mantıklı ve girişimci bir hamle gibi görünüyor.