Çin’in Hubei bölgesinin başkenti olan Vuhan’da ortaya çıkan ve 1 Aralık 2019 tarihi itibarıyla tüm dünyayı etkisi altına alan covid ile mücadele hala devam etmekte. Özlem Türeci ve Uğur Şahin tarafından geliştirilen aşı da bu mücadelede önemli adımlar atılmasına katkı sağladı. Fakat BioNTech isminin Türkiye’de tescillenmesi için adım atan buluşçu çift, bir engelle karşılaştı ve markasının haklarını almak için harekete geçti.
Covid mücadelesinde yakından tanıdığımız Alman merkezli halka açık biyoteknoloji şirketi olan Biopharmaceutical New Technologies’in kısaltması ile ortaya çıkan BioNTech’in buluşçuları, artık herkesin tanıdığı Türk-Alman bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci’dir. İlaç devi Pfizer ile anlaşarak hastalıkla mücadelede önemli çalışmalar ortaya koyan buluşçular, marka isimleri için de mücadele başlatmışlardır.
Tüm dünyada uygulanmakta olan COVID-19 aşısını bulan BioNTech SE. şirketi, aynı zamanda bu aşının hak sahibidir. Ancak şirket, Türkiye’de markalarını tescil ettirmek isterken bir sürprizle karşılaşmış ve kendi markalarına benzer bir markanın 2007’de tescil edildiğini öğrenmiştir. 2007’de marka ismi için tescil alan şirket ise Çin menşeili BION TECH INC. şirketidir. Söz konusu şirket “BIONTECH + SEKIL” markasını tescillemiş ve bu sebeple BioNTech SE. şirketinin tescil başvurusu reddedilmiştir. Başvurunun reddedilmesi üzerine harekete geçen Alman firma, ret gerekçesi “BIONTECH + SEKIL” markasının 2013’ten beri kullanılmadığını tespit ederek kullanılmamaya bağlı iptal davası işlemleri için kolları sıvamıştır. Bunun yanı sıra dava sürecinde oluşabilecek marka devri tehlikesini ortadan kaldırmak adına dava sonuçlanıncaya kadar benzer markanın her türlü hakkının, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için davaya konu marka üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilmiştir.
Tüm dünya, BioNTech SE. tarafından geliştirilen aşıyla korona virüse karşı mücadele ederken patent ve fikri mülkiyet hakları konusunda hassas tavra sahip olan firma da markası için mücadele etmiştir. Tescil edilen markaların kullanılmaması, marka haklarının kaybedilmesine yol açabilmektedir. Yaşanan bu süreç, tescilli bir markanın kullanımının son derece önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır.
Bir yanıt yazın