Elektrik, araba, cep telefonu gibi hayatımızı kolaylaştıran birçok icat var. Ama günlük hayatımızda kullandığımız ve çok önemsiz gibi gördüğümüz icatlar olmasa ne yapardık acaba? Örneğin, kese kağıtları olmasaydı alışverişler kolay olur muydu? Kuruyemişçiden alınan kuruyemiş neye koyulur, nasıl uzun süre saklanırdı?
Gazeteciler tarafından “Edison’un kadın versiyonu” olarak tanımlanan Margaret Knight, birçok icada imza attı. Büyük mücadelelerle elde ettiği patentlerinden biri kese kağıdı ve kese kağıdı yapma makinesiydi. 1871 yılında alışverişlerde kullanılan altı düz kese kağıtlarını yavaş ve elleriyle çalışan işçilerin yerine, kesip, katlayıp yapıştırarak yapabilen makineyi icat edip patentini alan Knight hayatı boyunca birçok patentin de sahibi oldu.
Knight’ın hikayesi, 1838 yılında fakir bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelmesiyle başladı. Babasının vefatından sonra ailesiyle New Hampshire’da yaşamaya başlayan mucit, bu dönemde pamuk fabrikalarında çalışan erkek kardeşlerine öğle yemeği götürüyordu. İşte tam da bu ziyaretlerinden birinde hayatının dönüm noktası olacak bir kaza yaşandı. Çelik uçlu bir dokuma mekiğinin düşerek bir işçiyi yaralayışına tanık oldu. Bu nahoş durum, Margaret Knight’ın kıvrak zekasını harekete geçirerek fabrikanın ve işçilerin güvenliğini artırmak için mekiklerin bir kapakla donatılmasını sağladı. Knight’ın bu icadı birçok fabrikada uygulansa da mucit bu ilk icadı için patent almadı.
Uzun yıllar birçok farklı işte çalıştıktan sonra Massachusetts’de Columbia Kese kağıdı Şirketi’nde işe başlayan Margaret Knight, eliyle yassı tabanlı kese kağıdı üretmekteydi. Bir hafta boyunca yaptığı on saatlik mesai karşılığında 1,5-3,5 dolar kazanıyordu. Erkek bir işçinin kazandığının üçte biriyle işçilerin yaptığı işi yapacak bir makine geliştirmeye karar verdi.
Yoğun uğraşlar sonrası nihayet yassı tabanlı kese kağıdı üretme makinesinin prototipini yapan mucit, otuz kişinin yaptığı işi yapabilecek bir makineyle bu ağır ve maliyetli işe bir çözüm buldu. Bu sefer icadının patentini almaya kararlı olan Knight, makinesinin demir bir modelini hazırlatmak için makineyi bir makine atölyesine götürüp sert metalden bir kopyasını yaptırdı. Her şey iyi gidebilirdi, ancak Charles Annan adlı bir kopyacı atölyeye uğramasaydı. Annan makineye sadece bir kez baktı ve makine için kendi adıyla patent başvurusu yaptı. Ancak Margaret Knight, hakkını aramaya kararlıydı ve taklitçisini dava etti. Annan’ın savunması kadınların bir şey icat edemeyeceği ve dolayısıyla bu icadın da Margaret Knight’a ait olamayacağı yönündeydi. 1800’lerde kadınların erkeklerden çok daha az ücretlere çalışıp ikinci sınıf muamele gördüğü göz önünde bulundurulduğunda, bu sav çok da şaşırtıcı değildi. Ancak Knight yılmadı ve makineyi icat ettiğini doğrulayacak tanıklar topladı. Mucidimizin fabrikadaki patronundan teknisyene kadar birçok kişi Margaret Knight’ın makinenin mucidi olduğunu kanıtlar yönde ifadeler verdi. Tüm bunlar nihayet işe yaradı, Knight davayı kazandı ve 1871’de icadının patentini almayı başardı.
Türkiye’de tüketiminin günde 50 milyonu bulduğu belirtilen naylon poşet kullanımı çevremiz, sağlığımız ve ülkemiz için oldukça zararlı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 1 Ocak 2018 itibariyle geçerli kılacağı Atık Yönetmeliği kapsamında marketlerde ve mağazalarda naylon poşet kullanımı yasaklanacak. Bundan böyle alışverişlerde kese kağıdı, bez çanta, file, tekerlekli pazar çantası veya sepet kullanılacak.
Margaret’in 70 yaşındayken 89. icadını (bunlardan ortalama 20 tanesi patentliydi) tamamlamak için günde 20 saat çalıştığını ve Kraliçe Victoria’dan Kraliyet Şeref Lejyonu ödülünü aldığını biliyor muydunuz?