Marka Vekilliği Sınavı’na sayılı günler kaldı. Birçok aday sınav hazırlığını sürdürüyor. Bu hazırlık sürecinde Grup Ofis Marka Patent tarafından yayımlanan Marka Vekilliği Sınavına Hazırlık Soru Kitabında yer alan bazı soruları, kitabın yazarı M. Kubilay Güzel ile GOSSIP Dergi’de inceledik. İşte sorulardan bazılarının M. Kubilay Güzel tarafından hazırlanmış cevapları…
Marka Vekilliği Sınavına Hazırlık Soru Kitabı Soru 11:
İlgili soru, ilgili mal ve hizmetler için tanımlayıcı nitelikte olan bir işaretin, yoğun kullanım sonucunda tüketiciler tarafından marka olarak algılanabilmesi hali ve bunun sonucunda tescil edilebilme durumunu irdelemektedir. “sahibinden.com” veya “silk&cashmere” adlı markaların yaşadığı süreç tam olarak kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanma haline örnek olarak gösterilebilir. Buna göre kullanım sonucunda ayırt edici nitelik kazandığı iddia olunan bir işaretin, SMK’nin 5/1-b, c ve d bentlerinde yazılan mutlak ret nedenlerini içermemesi gerekir.
Bu sebeple;
- Başvuruya konu işaret halen ilgili mal ve hizmetler için coğrafi bir kaynağı işaret etse de kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanımı ile 5/1 c bendi uygulama alanını yitirir. Birinci öncül bu sebeple yanlıştır.
- Halkı yanıltma kriteri SMK’nın 5/1 f bendinde düzenlenmiştir. Kullanım sonucu ayırt edici nitelik sadece 5/1 b, c ve d bentleri kapsamında mutlak ret gerekçesini ortadan kaldıracaktır. İkinci öncül bu sebeple yanlıştır.
- Önceki marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik SMK 5/1-ç bendi kapsamında düzenlenmiştir. Kullanım sonucu ayırt edici nitelik sadece 5/1 b, c ve d bentleri kapsamında mutlak ret gerekçesini ortadan kaldıracaktır. Üçüncü öncül bu sebeple yanlıştır.
- Başvuruya konu marka, içerdiği Türk Bayrağı sebebiyle SMK 5/1-g bendi uyarında reddedilecektir. Zira kullanım sonucu ayırt edici nitelik sadece 5/1 b, c ve d bentleri kapsamındaki mutlak ret gerekçesini ortadan kaldırmaktadır. Dördüncü öncül bu sebeple yanlıştır.
Marka Vekilliği Sınavına Hazırlık Soru Kitabı Soru 12:
Soruda, tescili istenen mal veya hizmetler için başvuru tarihi itibariyle yaygın bilinen ad durumunda olmayan, ancak sonradan tescil sahibinin gerekli özeni göstermemesi sebebiyle kullanıma bağlı olarak markanın jenerik ad haline dönüşmesi durumu örneklenmiştir. Böyle bir durum karşısında tescilli bir markanın Kurum tarafından iptali ancak SMK 26/1-b bendi kapsamında mümkün olabilir. Üçüncü kişilerce marka hakkında iptal talebinde bulunulmadığı sürece Kurumun tescili re’sen iptal yetkisi yoktur. Bununla birlikte eğer ilgili işaretin jenerik ad haline gelmesi sonrasında aynı işaret için Kurum tarafından mutlak ret nedenleri kapsamında inceleme yapılacak olursa (ki bu durum ikinci ve üçüncü irdelenmiştir), markanın halen tescilli olması sebebiyle ayırt edici kabul edilmesi ve karar verilmesi mümkün değildir.
Üçüncü kişilerce marka hakkında iptal talebinde bulunulmadığı sürece Kurumun tescili re’sen iptal yetkisi yoktur.
Marka Vekilliği Sınavına Hazırlık Soru Kitabı Soru 17:
Soruda, mutlak ret nedenleri ile nispi ret nedenlerinden bazıları öncül olarak sıralanmış ve hangilerinin mutlak ret nedeni olduğu sorgulanmıştır. Genel kural olarak mutlak ret nedenleri, tescil yoluyla tekel hakkı oluşumu kamu adına uygun görülmeyen gerekçeleri düzenlerken nispi ret nedenleri başkalarının var olan hakları ile başvuruya konu markanın ihtilafı hallerini düzenlemektedir. İstisnai olarak kanun koyucu aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer markaların reddini de kamu yararı gerekçesiyle mutlak ret nedenleri arasında saymıştır. Şöyle ki; mutlak ret nedenleri arasında sayılan ve başka kişilere ait marka başvurusu veya tescillerine benzerlik durumunu inceleyen SMK 5/1-ç bendine göre başvuru tarihinden önce başka biri adına “aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bir işaret” ve “aynı veya aynı tür mal ve hizmetler” için başvurusu yapılmış veya tescil edilmiş bir marka varsa başvuruya konu markanın reddedilmesi öngörülmüştür.
Burada altı çizili unsurlar, nispi ret nedenleri yönüyle karıştırılma ihtimali çerçevesinde “benzer mal/hizmet”leri ve “benzer işaret”leri de kapsayacak şekilde dikkate alınır. Bu sebeple, mal/hizmet benzerliği sadece nisbi ret nedenleri kapsamında incelenebilir ve bu yönüyle sadece dördüncü öncül doğru olarak verilmiştir.
Marka Vekilliği Sınavına Hazırlık Soru Kitabı Soru 19:
Sorudaki öncüllerde sayılan nispi ret nedenleri sırasıyla, SMK 6/1 – karıştırılma ihtimali, SMK 6/4 – tanınmışlık, SMK 6/9 – kötü niyet, ve SMK 6/3 – eskiye dayalı kullanım ile marka hakkı edinimidir.
Marka hakkı esasen kullanım yoluyla elde edilir. Bu sebeple kanun koyucu, bir işaret için tescilsiz kullanım sonucu bir marka hakkı elde edilmiş ise ilgili hakkın taraflarca nispi ret nedeni olarak ileri sürülebilmesini SMK 6/3’de düzenlenmiştir. Ancak bu hakkın elde edilebilmesi için hakkın ileri sürüleceği ülkede markanın uzun süreli, fasılasız, yoğun ve ticari etki doğuracak şekilde kullanılması gerekir. Bu sebeple dördüncü öncül hatalıdır.
Marka Vekilliği Sınavına Hazırlık Soru Kitabı Soru 27:
Soruda, bir işletme tarafından yapılan ticari faaliyet kurgusu paylaşılmış ve bu kurgu ile bağlı olmak kaydıyla hangi mal veya hizmetler için marka başvurusu yapılmasının yerinde olacağı irdelenmiştir.
Bir marka başvurusunda markanın kullanılacağı malın kesinlikle belirtilmesi gerekir. Bununla birlikte yaygın şekilde yanlış bilinen hususlardan birisi ise perakendecilik hizmetinin yapısıdır. Perakendecilik hizmeti bir satış hizmeti değildir. Hizmet tanımından da anlaşılacağı üzere perakendecilik hizmetinin esası, malların tüketicilere tek nokta üzerinden sunumu için bir araya getirilmesidir. Pek tabi, bir mal doğası gereği satış amacıyla üretilmektedir ve bu amacı taşıdığı için marka tescilinde “satış hizmeti” olarak bilinen perakendecilik hizmeti için başvuru yapılmasına gerek yoktur.
Bilinmesi gereken bir başka husus ise hizmetler başkalarının faydasına gerçekleştirilen eylemlerdir. Eğer herhangi bir hizmetin faydalanıcısı yine hizmeti üreten tarafsa burada tescil edilecek bir hizmet olmadığı sonucuna varılmalıdır.
Bu değerlendirme kapsamında kendi dükkanında tüketicilere kendi malını satan kişinin perakendecilik hizmetinde, hem perakendeciliğin bir satış hizmeti olmaması, hem de kendi malları için hizmetin gerçekleştiriliyor olması nedeniyle faydalanıcının yine kendisi olması yönüyle tescil başvurusunda bulunulmasına gerek olmadığını görülmektedir.
Benzer şekilde, deri işleme veya et işleme gibi hizmetlerin de başkaları faydasına yapılmadığı, nihai ürünü elde etmek için kendi faydasına yapılan işlemler olduğu dikkate alındığında bu tür işlemler için de tescil başvurusunda bulunulmasının uygun olmadığı açıktır.
Bir yanıt yazın