Sınai mülkiyet haklarının, bir kısım hukuki işlemlere konu olabileceği, 22.12.2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) m.148 hükmünde açıkça düzenlenmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki anılan hükme göre; coğrafi işaretler ile geleneksel ürün adları hukuki işlemlere konu olamamaktadır. Bu bağlamda okumakta olduğunuz yazıda geçen “sınai mülkiyet hakları” kavramı; marka, tasarım, patent ve faydalı model haklarını ifade etmek için kullanılmaktadır.
Uygulamada karşılaşılma sıklığı, farklı ve nitelikli bir geçerlilik şartına tabi olması, hak sahipliğinde değişiklik sonucunu doğuran başlıca işlem olması gibi unsurlar bakımından devir, diğer hukuki işlemlere nazaran öne çıkmaktadır. Birden çok hak sahibinin bulunduğu sınai mülkiyet haklarında, hak sahiplerinin birbirleri arasındaki mülkiyet geçişleri de devir işlemiyle gerçekleştirilmektedir. Bu yazıda; birden çok hak sahibinin bulunduğu sınai mülkiyet hakları bakımından, hak sahiplerinden birinin, payı üzerinde sahip olduğu hakkın tamamını, geride kalan tek hak sahibine ya da geride birden fazla hak sahibi kalıyorsa bu hak sahiplerine eşit paylar hâlinde intikal ettirme yönündeki iradesini gerçekleştirebileceği, devir işlemine alternatif bir yöntem önerisinde bulunulacak ve bu yönteme ilişkin düşünceler ifade edilecektir.
Kanaatimizce birden çok hak sahibinin bulunduğu sınai mülkiyet haklarında, hak sahiplerinden biri, sahip olduğu hakkın tamamını, eşit paylar hâlinde diğer hak sahiplerine intikal ettirmek istiyorsa bu mülkiyet geçişini, sahip olduğu payı üzerindeki haktan vazgeçmek suretiyle gerçekleştirebilir. Muhtemel bir karışıklığı önlemek için belirtmek gerekir ki burada sözü edilen “haktan vazgeçme”, SMK m.28/1,b, SMK m.80/1,b ve SMK m.140/1,b hükümlerinde düzenlenen ve sınai mülkiyet hakkını sona erdiren “haktan vazgeçme” değildir. Bu bağlamda anılan hükümlerin inceleme konumuz bakımından herhangi bir uygulama alanı bulunmamaktadır. Mülkiyet geçişi alternatiflerinden biri olarak ifade ettiğimiz paya ilişkin haktan vazgeçme; birden çok hak sahibinin bulunduğu sınai mülkiyet haklarında, hak sahiplerinden birinin kendi payından, diğer hak sahipleri lehine vazgeçmesini ifade etmektedir.
SMK’de, birden çok hak sahibinin bulunduğu sınai mülkiyet hakları bakımından, hak sahiplerinin, diğer hak sahiplerinden bağımsız olarak paylarından vazgeçmesine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak bu durum, söz konusu işlemin yapılmasına engel teşkil etmemektedir. Zira mülkiyete ilişkin temel düzenleme olan 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (TMK), mülkiyet hakkının sahibine sağladığı yetkiler belirtilmiştir. Gerçekten TMK m.683 hükmüne göre; bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Birden çok hak sahibinin bulunduğu sınai mülkiyet haklarında, hak sahiplerinden birinin, kendi payından vazgeçmesi, mülkiyet hakkının sağladığı tasarruf yetkisi kapsamındadır. Bu bağlamda, birden çok hak sahibinin bulunduğu sınai mülkiyet hakları bakımından, hak sahiplerinden herhangi biri, sınai mülkiyet hakkı üzerindeki kendi payından vazgeçtiğine ilişkin, tek taraflı yenilik doğurucu beyanını, Türk Patent ve Marka Kurumuna (TÜRKPATENT) sunarak, söz konusu haktan vazgeçebilir. Kanaatimizce, sınai mülkiyet hakkını tamamen ortandan kaldıran vazgeçme işleminden farklı olarak, pay üzerindeki haktan vazgeçmeye ilişkin yenilik doğurucu beyan, TÜRKPATENT’e sunulduğu anda hüküm ve sonuç doğuracaktır.[1] Zira burada sınai mülkiyet hakkını sona erdiren değil, sonuçları bakımından, devir işlemine benzer bir irade açıklaması söz konusudur. Bu bağlamda işlemin ve bu işlemin sonuçlarının ilgili sicile kaydı bildirici etkiyi haizdir. Bununla birlikte paya ilişkin haktan vazgeçme bir hukuki işlem olduğu için bu işleminden doğan haklar, SMK m.148/5 hükmüne göre; sicile kaydedilmedikçe iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyecektir.
Paya ilişkin haktan vazgeçme talebinin, bizzat payından vazgeçecek hak sahibi tarafından mı yapılması gerektiği; yoksa bu talebin, paya ilişkin haktan vazgeçecek kişinin iradesine uygun olarak, marka ve/veya patent vekili yahut ortak temsilci tarafından yapılmasının da mümkün olup olmadığı, üzerinde durulması gereken bir başka konudur. Birden çok hak sahibinin bulunduğu sınai mülkiyet haklarında, hak sahiplerinden birinin payı üzerindeki haktan vazgeçmesine ilişkin SMK’de herhangi bir hüküm bulunmadığı için bu vazgeçmenin usulüne ve kimlerin TÜRKPATENT nezdinde paya ilişkin haktan vazgeçme talebinde bulunabileceğine ilişkin de bir düzenleme bulunmamaktadır. Payından vazgeçecek hak sahibinin, bu işleme ilişkin beyanını, TÜRKPATENT’e bizzat sunabileceği konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. SMK m.160/4 hükmünde; marka veya patent vekili tayin edilmesi hâlinde, tüm işlemlerin vekil tarafından yapılacağı açıkça belirtildiği için söz konusu işlemin marka ve/veya patent vekili tarafından yapılabilmesi de mümkündür. Ancak burada vekâletnamenin, pay üzerindeki haktan vazgeçmeye ilişkin açık bir yetkiyi içermesinin ve bu yetkiyi içeren vekâletnamenin ya da noter onaylı örneğinin işlemin yapıldığı sırada sunulmasının zorunlu olup olmadığı konusuna da değinilmesi gerekmektedir. SMK’de ve Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te (Yönetmelik), hangi durumlarda vekâletnamede özel yetkinin bulunması gerektiği ve hangi durumlarda vekâletname aslının ya da vekâletnamenin noter onaylı örneğinin sunulmasının gerektiği düzenlenmiştir. Bu durumlar içerisinde sınai mülkiyet hakkı üzerindeki paydan vazgeçme bulunmamaktadır. Ancak SMK’de ve Yönetmelik’te, vekâletnamede özel yetki bulunmasının arandığı durumlar incelendiğinde, bir hakkı kısmen veya tamamen sona erdiren işlemler bakımından özel yetkinin arandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda paya ilişkin haktan vazgeçme işleminin vekil aracılığıyla yapılması durumunda da vekâletnamede bu konuda özel yetkinin yer almasının gerektiği ve işlem sırasında vekâletnamenin aslının ya da noter onaylı örneğinin sunulmasının zorunlu olduğu değerlendirilmektedir. Sınai mülkiyet hakkının birden çok kişiye ait olması durumunda işlem yapma yetkisine sahip olan kişilerden biri de ortak temsilcidir. Ortak temsilciye ilişkin SMK m.147 hükmü incelendiğinde; ortak temsilcinin, geri çekme ve vazgeçme işlemlerini yapamayacağı, ortak temsilcinin ancak olağan işlemleri yapma yetkisine sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle hak sahiplerinden birinin, payına ilişkin haktan vazgeçmesine ilişkin işlemin, ortak temsilci tarafından gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.
Sınai mülkiyet hakkı üzerindeki paydan vazgeçmenin mümkün olup olmadığına, bu işlemin usulüne ilişkin değerlendirmelerden sonra; payın, diğer hak sahiplerine intikali bakımından, bu işlemin hangi durumda devre alternatif olabileceğinin incelenmesi gerekmektedir. Sınai mülkiyet hakkı üzerindeki paydan vazgeçmenin, devre alternatif olabilmesi için; hak sahibinin payının tamamından vazgeçmesi, vazgeçtiği payın, geride tek hak sahibi kaldıysa ona geçmesi, geride birden fazla hak sahibi kaldıysa payın bu hak sahiplerine eşit oranda geçmesi iradesine sahip olması gerekmektedir. Zira payından vazgeçecek hak sahibi, bu işlemin gerçekleştirilmesinin ardından sicilde hak sahibi olarak görünmeyeceği için geride tek hak sahibi kaldıysa hakkın tamamı bu kişiye geçmiş olacaktır.
Geride birden fazla hak sahibi kalması durumunda ise vazgeçen hak sahibinin payı kalan hak sahiplerine eşit oranda intikal etmiş olacaktır. Bu durum sınai mülkiyet haklarının gayrimaddi niteliğinin bir sonucudur. Payın, diğer hak sahiplerine farklı oranlarda intikal ettirilmesi ya da geride kalan hak sahiplerinden en az birinin dışarıda tutularak diğer hak sahiplerine intikal ettirilmesi iradesi varsa bu irade ancak devir işlemiyle gerçekleştirilebilir.
Normatif metinlerde düzenlenmeyen, yapmış olduğum araştırmalarda ve meslek hayatımda uygulamasına rastlamadığım inceleme konusunun, neden devre alternatif olarak sunulduğu sorusu akla gelebilir. Sonuç mahiyetinde olmak üzere bu hususa değinmenin de yerinde olacağı kanaatindeyim. Devir; birden fazla tarafı bulunan, noterde onaylama şeklinde geçerlilik şartına tabi, bu şekil şartı nedeniyle bir takım mali yükümlülükleri olan bir hukuki işlemdir. Paya ilişkin haktan vazgeçme ise tek taraflı, yazılı geçerlilik şartına tabi, ek mali yükümlülükleri bulunmayan, amaca ulaşma konusunda daha basit bir yöntemdir. İşlem kolaylığı ve sağladığı faydalardan ötürü; birden çok hak sahibinin bulunduğu sınai mülkiyet haklarında, hak sahiplerinden biri, mevcut hakkının tamamını; geride tek pay sahibi kalıyorsa bu hak sahibine, geride birden fazla hak sahibi kalıyorsa bu hak sahiplerine eşit şekilde intikal ettirmek istiyorsa devir işlemi yapmak yerine, mevcut hakkının tamamından vazgeçerek amacına ulaşabilir.
Av. Osman Umut KARACA
_______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
[1] İrade açıklamasının kendiliğinden sonuç doğurmasına engel olabilecek nitelikteki, yargılama veya takip hukukundan ya da maddi hukuktan kaynaklanan istisnai durumlara, çalışmanın kapsamını ve amacını aşacağı için burada değinilmemiştir.