BARBIE’NİN BAŞARI REÇETESİ: FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI

Mülkiyet haklarıyla birçok alanda karşılaşmaya devam ediyoruz. Özgün fikirlerin ortaya çıkardığı ürünler, yaratıcı düşüncelerin sonucu olan yapımlar, filmler ve çok daha fazlası, fikri ve sınai mülkiyet haklarıyla yakından ilişkili. Son günlerde dillerde olan, henüz vizyona girmeden başarılı bir pazarlama çalışmasıyla çevremizi saran Barbie filmi de bu konuya renkli bir örnek. Bu yazıda, popüler bir unsur olan Barbie’nin neden sadece bir oyuncak olmadığına ve sahip olduğu mülkiyet haklarına göz atalım istedik.

”Barbie’’ deyince aklımızda canlanan ilk unsur çoğunlukla sarı saçlı, pembe kıyafetli ve ‘’cicili bicili’’ bir oyuncak bebek oluyor. Fakat Barbie, yıllar içerisinde popülaritesini artırdı, çeşitlendi. Ürettiği farklı beden boyutları, farklı ten ve saç renkleriyle, ‘’Ken’’ isimli erkek oyuncak bebek modeliyle de hatırlanan bir hal aldı. Bu gelişmelerden bazıları, ‘’eşitlikçi ve kapsayıcı’’ bir tutuma atıfta bulunmak fikrinden yola çıktı. Böylece Barbie sadece bir oyuncak olmaktan öteye geçti. Hatta ‘’Sheroes’’ adlı serisiyle dünya üzerindeki çok sayıda başarılı kadının modelini üretti. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’nin önemli isimlerinden Gülse Birsel de bu seride yer aldı. Yılların Barbie’si, kahkahalarımızın üreticisi Gülse’yle buluştu ve ‘’Gülse Bebek’’ ortaya çıktı. Dünya çapında ünlenen bir markanın ürettiği seride Türk kadının başarısını görmek çoğumuz için heyecan verici oldu. Birçok farklı konuyla gündeme gelen Barbie, yakın zamanda ise meraklılarını vizyona giren filmiyle heyecanlandırdı. Kısa sürede 300 milyon doları aşan bir gişe hasılatı elde etti.

Barbie Fikri Mülkiyet Hakları

Fikri Mülkiyet Hakları Bu Başarının Neresinde?

Barbie’yle ilgili şu ana kadar saydığımız bu birkaç unsur bile birden fazla mülkiyet hakkına karşılık geliyor. Öncelikle ismin kendisi olan ‘’Barbie’’ kelimesi, tescilli bir marka. Aynı zamanda bu unsurda kullanılan pembe renk de yine tescilli bir renk markası ve Barbie bebeğin kıyafetlerinde, ürün ambalajlarında, aksesuarlarında kullanılabiliyor. Ünlü oyuncak bebeğin üreticisi firma olan Mattel, ‘’Pantone 219 C’’ renk kodunun hak sahibi olarak biliniyor. Tabii çatı firma Mattel, bu tescilli marka ismi ve marka rengi için farklı markalara lisans hakkı verebiliyor. Böylece Mattel’e ait tescilli Barbie unsurları, belli bir lisans sözleşmesi kapsamında birçok farklı marka tarafından da yasal olarak kullanılabiliyor. Bu lisans anlaşmalarına giyim markaları, kozmetik markaları, video oyunlar üreten markalar hatta belki gıda markaları bile örnek verilebilir. Filmin vizyona girmesinden bir süre önce Burger King’in Barbie temalı menüsü, Zara’nın Barbie koleksiyonu gibi birçok iş birliği gördük, bu iş birlikleri de lisans anlaşmalarının birer örneği olarak değerlendirilebilir.

Marka tescili, renk koruması, lisans haklarına ek olarak Barbie’nin bir de patent tesciline sahip olması belki ilk etapta şaşırtıcı gelebilir. Fakat bu oyuncak bebeğin vücut yapısını, hareket edebilir uzuvlarını, çalışma sistematiğini ve işlevsel yanlarını düşünürsek ‘’nelerin patentli olduğunu” tahmin etmemiz kolaylaşıyor. Barbie’yi özel ve ayırt edici kılan, oyun esnasında kullanımı kolaylaştırıp oyun keyfini artıran bu teknik unsurlar, patent tescili ile korunuyor.

İş, tescilli unsurlara sahip bir Barbie almakla bitmiyor; daha tasarım tescilli evi, arabası, aksesuarları da var.

Barbie’nin sahip olduğu fikri ve sınai mülkiyet hakları bu unsurlarla bitiyor mu? Hayır. Şimdi biraz da bir Barbie bebeğin ‘’günlük yaşamını’’ düşünelim. Bu ünlü oyuncak bebekle oynarken satın aldığımız başka neler var, Barbie’mizin ihtiyaçları neler? Özel bir evi var, aksesuarları var, kıyafetleri, arabası, ‘’yatı-katı’’ var. Barbie’yi almak, yeni ürünleri, oyuncak ve parçaları da almak demek bazen. Bu ürünlerin çoğu, belli bir ayırt edici görünüme ve Barbie’ye has olmasıyla bilinen özelliklere sahip olduğu için devreye bir de ‘’tasarım tescili’’ giriyor.

Barbie bebek ile ilişkili kitaplar, yayınlar, video oyunlar, filmler gibi fikri unsurların ürünlerinde ise tabii ki telif hakları söz konusu. Yani, ‘’sadece bir oyuncak bebek’’ zannettiğimiz Barbie’yi diğer oyuncak bebeklerden ayıran, marka değerini artıran, hatta fiyat farkını oluşturan çok sayıda tescilli unsur var. Bir oyuncak mağazasının rafında Barbie ile yan yana gelen bazı taklit ürünler, yarı fiyatta bile olsa tercih edilmiyor bazen. Bu durumu oluşturan temel etken, Barbie’nin sahip olduğu tescilli haklar, başarılı pazarlama stratejileri ve bu unsurların birleşmesiyle oluşturulan marka değeri. Bu marka değerini özümsemiş, Barbie’ye talep gösteren çocuklar ve bazen ebeveynler ise ilk bakışta aradığı kaliteyi, rafta duran Barbie’nin marka değerinde yakalıyor ve alışveriş tercihi çoktan belli oluyor.

Zihinlere yerleşmek, ayırt edici ve popüler olmak için sadece tescil almak yeterli değil elbette. Yalnızca bir marka oluşturmak ya da pazarlama stratejisi belirlemek de… Özgün üretimlerin hem tescillenerek taklitlerine karşı korunması, özgünlüğünün pekiştirilmesi hem de doğru stratejilerle pazardaki payının büyütülerek yerinin sağlamlaştırılması gerekiyor. Dünya çapında bilinen markalar yaratmak, popüler unsurlar üretmek ve elbette büyük kazançlar sağlamak ancak böyle bir bütüncül yaklaşımla mümkün oluyor.

Zülal GEDİK
GOssIP Yazarı

Share

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir