YÜZÜKLERİN EFENDİSİ İLE BAŞLAYAN MOTION CAPTURE TEKNOLOJİSİ

Sinemaseverlerle ilk olarak 2001 yılında buluştuğunda dünya çapında büyük ses getireceğini hissettirmiş olan Yüzüklerin Efendisi’ni eminiz ki duymayan yoktur. İlk olarak bir kitap üçlemesi ile karşımıza çıkan Yüzüklerin Efendisi 150 milyon satışı ile bestseller olan ve sonrasında kitaptan uyarlanan yine üç serilik sinema filmi ile sinemaseverlerle buluştu. Yüzüklerin Efendisi’nde yer alan her bir karakter en az film kadar adından söz ettirmeyi başardı elbette, ancak Gollum karakteri kuşkusuz en çok hafızalara kazınan karakter oldu.

Yüzüklerin Efendisi’nde Gollum karakterinin bir zamanlar Smeagol isimli bir Hobbit olduğunu ve filmin başrolü olan yüzüğü bulduktan sonra Gollum’a dönüştüğünü filmi izleyenler bilir. Filmi izlemeyenler ise herkesin dilinde dolaşan “kıymetlimisss” kelimesi ile Gollum’u tanıdılar. Peki, Gollum’un aslında bilgisayar efekti olmayıp, gerçekte de bir insan tarafından canlandırıldığını biliyor muydunuz? Andy Serkis’ın, hobbit karakter Smeagol’ı canlandırırken rolünü, Smeagol’ın yüzüğü bulduktan sonra dönüştüğü farklı bir tür olan Gollum olarak sürdürmesinin sırrı ise motion capture tekniği.

Aslında uzun yıllardır filmlerde bilgisayar efekti kullanılarak birçok farklı karakter yaratılıp sinemaseverler ile buluşturuldu. Ancak motion capture tekniği ve bu tekniğe özel kıyafet ile canlandırılan karakterler ekranlarda daha gerçekçi bir hal aldı. Motion capture tekniği, hareketli bir obje üzerine yerleştirilen hareket noktaları ile objenin hareketlerinin özel bir kamera ile algılanarak bilgisayar ortamında obje üzerine üç boyutlu bir model yerleştirilmesi işlemidir. Özellikle mimiklerin, yüze yerleştirilen hareket noktalarının kafaya takılan ayrı bir hareket algılayıcı kamera ile üç boyutlu model üzerine birebir aktarılması motion capture tekniği ile sağlanıyor.

Yüzüklerin Efendisi, King Kong, Maymunlar Cehennemi, Hobbit, Star Wars gibi sinemanın başarılı ve ses getiren filmlerinde kullanılan motion capture tekniği, beyazperdede yer almaya devam ediyor.

Lucas film tarafından 2005 yılında yapılan patent başvurusu da motion capture tekniğinin bundan sonra beyaz perdede daha sık karşımıza çıkacağının sinyallerini vermişti.

Bu patent başvurusuyla, motion capture tekniğine ait bilinmeyenler de gün yüzüne çıkmış oldu. Yöntem, en az bir hareket yakalama işaretine ve izlenecek bir nesnenin geometrisine karşılık gelen en az bir sanal yapıya sahip olan bir ya da daha çok destek yapısı arasında bir konumsal ilişki üretilmesini ve destek yapılarının izlenecek nesne üzerine konumlandırılmasını içeriyor. Yöntem aynı zamanda, bir ya da daha fazla kamera görüntüsü ile destek yapıları üzerindeki bir ya da daha fazla işaret arasındaki ışın izlerinin etkili bir miktarının saptanmasını ve saptanmış etkin ışın izi niceliğinin bilinen bir işaret dizilişi ile hizalandırılarak sanal yapının bir yönlendirmesini tahmin etmeyi içeriyor.

Patent diline bakıldığında karmaşık gelen motion capture tekniği özetle, oyuncunun özel bir kıyafet giyerek rolünü oynaması ve kıyafet üzerindeki alıcılar sayesinde tüm vücut hareketlerinin ve mimiklerinin algılanarak bilgisayar ortamında hayali bir karaktere adapte edilmesi esasına dayanıyor.

Sinemanın büyük heyecan yaratan filmlerinde yer alan motion capture, sinemaseverlerle birçok fantastik karakteri buluşturmuş ve buluşturmaya da devam edecek gibi görünüyor.