GEÇMİŞTEN GELEN BİR SAVAŞÇI: EKBER ONUK

Dünya üzerinde 8 denizde hüküm süren hücum botlarının yaratıcısı, tersanenin Ekber Amcası, Sazan ve birçok modelin üreticisi, teknoloji tutkunu bir mühendis…

Bu aralar sosyal medyada sıkça adını duyduğumuz Dr. Ekber Onuk kimdir?
Ekber Onuk bir uçak mühendisi. Çok iyi bir ekibin ekip lideri, çünkü benim yetiştirdiğim bir ekip. Başkalarının General Patton’a dedikleri gibi Ekber Onuk “geçmişten gelen bir savaşçı”.

Neden uçak mühendisliğini seçtiniz?
Ben 4 yaşında otomobil mühendisi olmaya karar verdim. Dünyada otomotiv konusundaki en başarılı adamlar uçak mühendisliğinden gelmiş, o yüzden de ortaokul yıllarında otomotivde yol alabilmek için uçak mühendisi olmam gerektiğine karar verdim.

Türkiye’de seri olarak üretilen ilk otomobil olan Anadol STC-16’nın proje lideri olarak görev aldınız. Anadol ile başlayan seri üretim sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Şuan sizce otomotiv sektörü Türkiye’de ne durumda?
Evet, bu genç bir mühendis için çok büyük bir şanstı. Anadol STC-16, Türkiye’de seri üretimi için tasarımı yapılan ilk otomobil.(1971-1972 arası). Bu büyük şansı, sevgi ve hevesle kucakladık, tüm gücümüzle çalıştık. Başımızda Günay Atuk vardı, Günay Ağabey neredeyse ayaklı bir kütüphaneydi ve hep yanımızdaydı. Kadri Nişel, Eralp Noyan, Zeki Diker, Adil Tezer, Nejdet Oral, yaş ortalaması 28 olan sıra dışı bir ekipti. İlk çizimden 8 ay 10 gün sonra arabayı yürür hale getirdik. Dünya üzerinde pek az ekip bu işi başarmıştı. Fabrikada yattığımız günler oldu ama başkalarından iyi yapmak gibi bir iddiamız vardı ve bir şekilde bu arabayı yaptık. Tabi o günden bu yana Türkiye’deki otomotiv sektörü kendi başına yol alamadı. Yabancı ortaklıklar Türkiye’deki bu ciddi mühendislik gücünün değerini anladılar. Bugün Ford Otosan 1200 mühendis ile müthiş bir AR-GE merkezine sahip. TOFAŞ, Renault ve diğerlerinde güçlü mühendislik ekipleri var. Bu mühendislik ekiplerinin içerisinde yabancılar yok, hepsi Türk çocuklar. Aslında Türkiye bu konuda çok ciddi bir kapasiteye sahip ama ne yazık ki kendi otomobilini yapmayı reddederek 1970’li yıllarda bu fırsatı tepti. Örneğin o yıllarda neredeyse taş devrinde olan Hyundai bugün bir dünya devi.

VE SAZAN…

Anadol ile başlayan bir hikâye Onuk ile devam edip Sazan ile yükseliyor… Türkiye’de üretilen süper spor araba olan “Sazan” hakkında herkesin merak ettiği sorular var. Proje nasıl başladı? Bu projeyi kimler destekledi ve şu an ne aşamada?
Projeyi kimse desteklemedi. Proje bizim kendi gücümüz ile yürüyor. Onuk Sazan, oğlum Kaan’ın aklından geçen bir hafif spor otomobildi. Biz bunu 2 litre bir spor araba olarak düşündük ve tasarımcımız Gökhan, Kaan ve ben uzun süre çalıştık. Ama 1996 yılının Ocak ayında Kaan’ı kaybettiğimizde bir süre proje durdu. Başlangıçta arabanın adı Onuk GT idi. Kaan’ın kaybından sonra Kaan’ın okuldaki takma adı olan “Sazan”ı kullanmaya karar verdik. Sonra araba 2 litreden daha büyük bir spor arabaya dönüştü. İlk prototipimizin üzerinde 6.2 litre 450 beygir bir motor var. Şu anda ise 660 beygir 7 litre bir motor kullanılıyor. Onuk Sazan LM hakiki bir yarış arabası. Bir GT3 ve dünyada bilinen büyük isimlerle boy ölçüşebilmek üzere dizayn edildi. Belki senede 3-4 adet üretilecek. Ford-Otosan, eski bağımı saygıyla değerlendirerek bana destek vermeyi kabul etti. S56’da da Ford motorları var ve bir Ecoboost. Sazan’ın yeni üretiminde de yeni 5.2 litre düz kranklı motoru kullanılacak. Biz Mclaren’in ve Gordon Murray’nin F1 ile yapmaya çalıştığı şeyi daha mütevazı, belki biraz daha iyi olarak yapmaya çalışıyoruz.

Sazan ’ın ortalama 300,000 Euro’ya satışa sunulacağı hakkında haberler yer alıyor, sizce bu rakam makul mü?
Belki 400.000 Euro belki daha yukarı. Sazan LM özel bir araba…Yani çok ciddi bir spor araba. Gumpert’in yapmaya çalışıp da başaramadığını Pagani Zonda’nın başarıp çok iyi yaptığını, yani ikisinin arasında bir yere Sazan LM’i oturtmayı istiyoruz.

Sazan’ın üretimi için daha öncesinde çalıştığınız Ford ile anlaştınız, Sazan’ı ne zaman yollarda göreceğiz?
Sazan LM GT3 yarış arabası olarak yapılıyor. 2016 sezonunda eğer mali imkanlarım müsaade ederse bir şekilde Open GT ya da Super Cup gibi bir takım yarışlarda koşmasını planlıyoruz ama 2016’nın sonuna doğru 5.2 litre Ford motoruyla teçhiz edilmiş 2-3 tane Sazan üretmeyi planlıyoruz. Sazan S Türkiye piyasası için değil. Biz şunu biliyoruz, Sazan S bir süper araba ve bu piyasada Porsche gibi Ferrari gibi Lamborghini gibi isimler var. Hiç kimse isimsiz bir süper arabaya bu kadar büyük bir para vermez. Ayrıca da müthiş bir ÖTV’den bahsediyoruz. Dolayısıyla biz Türkiye’de Sazan’ı satmayı düşünmüyoruz. Sazan’ın piyasası Amerika. Amerika’da bunu satabileceğimize inanıyoruz. Bunu isteyen ve bize ön ödeme yapmak isteyenler var ama biz arabayı bitirmeden kimseden ödeme kabul etmiyoruz. Dolayısıyla 2016 sonunda Sazan’ın yol versiyonlarını ve 2016 içerisinde Sazan LM yarış versiyonlarını görebileceksiniz. Böyle bir şey olduğunda zaten sizi haberdar edeceğim.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yerli otomobil üretimi ile “Sahip olunan tecrübe ve birikimlerin kullanılamaması Türkiye’yi bu konuda dışa bağımlı yapmış olup hala beklenen seviyelere ulaştıramamıştır “dedi. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Bu sözün altına ben imza atabilirim. Bunu senelerdir biz söylüyoruz, sayın Cumhurbaşkanımız da bu sözü söylemiş, çok doğru bir şey söylemiş. Bizim sahip olduğumuz yeteneklerin değerlendirilip bunlarla kendi teknolojimizi geliştirmek gerekiyordu. Son derece önemli bir saptama. Ama burada daha önemli bir konu var; ulusal kaynaklı tasarımları, amaçlarına en büyük engel olarak gören yabancı ürünleri/tasarımları pazarlayarak kolay kazanç elde etmek gibi kısır hedefleri güdenler, bilgi eksikliğinden doğan yabancı hayranlığını ve başarısızlık korkusunu alevlendirerek bu sürecin önünü kesmeye çalışmışlardır. “siz bunu yapamazsınız” diyerek bir takım işlerin önüne geçtiler. Ama hakikat hiç de öyle değil. Bugün Ford-Otosan’ın AR-GE Merkezinde, FNSS’te, Aselsan’da, Roketsan’da belki 5 – 10 tane yabancı adam vardır, onlar da önemli görevlerde değildir. Orada çalışanlar hep Türk mühendisleridir, başkalarından da iyiler üstelik. Dolayısıyla sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği şey son derece doğru. Türkiye’de sahip olunan birikimlerin kullanılamaması Türkiye’yi dışa bağımlı hale getirdi diyor, bunları bir şekilde kullanıp Türkiye’nin artık olması gerektiği gibi bir mini süper güç halinde bölgede öne çıkması lazım. Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ama gücümüzü de ispat etmemiz lazım, bu da teknolojiyle sağlanıyor. Teknolojiniz bu seviyedeyse insanlar size başka bir saygıyla bakıyorlar.

Arthur Raymond’un Boeing Araştırma Merkezi’nde dediği gibi kopya etme daha iyisini yap diyoruz. Daha iyisini yapmaya niyeti olmayanın bizim takımımızda yeri yok.

Tersanede otomobil üretme fikri nasıl ortaya çıktı?
Bu proje tersanede otomobil üretmek değil. Yonca Onuk Tersanesi’nde dünyanın en iyi hücum botlarını üretiyoruz; ama otomotiv tutkusu müthiş bir tutku. Kendi imkanlarınız kendi otomobilimizi yapmaya elverir hale gelince buraya kaynak ayırmaya karar verdik. Önceleri bir iki kişilik bir ekipti, şimdi gördüğünüz üzere 16 kişilik bir ekip var. 2 tane endüstri tasarımcısı, teknik ressamlar, ustalar… Ciddi bir şekilde üretim için hazırlanıyoruz. Ekibimize güveniyor ve çok değer veriyoruz. Onuk S56 g deki “g” Gökhan’ın el yazısı ile isminin baş harfidir. S56 g artık seri üretime hazırlanıyor: 1600 santimetre küplük 182 beygir Ford Ecoboost’u kullanacak ve Türkiye’de ciddi bir taleple karşı karşıya olduğumuzu da görüyorum. Aynı arabanın 2 litresi de 252 beygir olarak Amerika’ya satılacak. İlk S56 g 2 litrelik motorla Amerika’ya herkesin tanıdığı Jay Leno’nun garajına gidiyor. Bizim için bu çok büyük bir gurur kaynağı ve reklam. Doğrusu bize çok büyük bir jest… Sembolik bir fiyat da olsa bu arabayı satın aldı, Amerika’da tanıtacağını ümit ediyoruz.

8 denizde hüküm süren Türk botu Kaan Hücum botlarının tasarımı direkt size mi ait?
Hepsi bize ait, Onuk Taşıt Sanayii mühendislik ekibimize. Şuanda 8 ülkede 138 tane hücum botumuz görev yapıyor. 4 hafta sonra teslim edilecek olan 139.’suna da biraz önce bindiniz.

Tersanede EKBER AMCA
Gördüğünüz gibi işçilerimiz burada çok daha güvenli bir ortamda çalışıyor, işlerine çok daha bağlılar. Düşük bir personel değişimimiz var. İkinci nesil çalışanlarımız var; babaları buradayken kendileri burada olanlar var, bunlar hep bizim yetiştirdiğimiz çocuklar. 29 senede Yonca Onuk Ortaklığı çok önemli bir yere geldi ve şuanda Türkiye’de belki başka hiçbir sanayi kuruluşunun söyleyemeyeceği bir şeyi söyleyebiliyor “Biz kendi alanımızda dünyanın en iyisiyiz” başka hiçbir sanayi kuruluşunun bunu söyleme şansı yok bildiğim kadarıyla.

20 yıl sonra Türkiye’yi otomotiv sektöründe nerede görüyorsunuz?
Ford’dan bahsedebilirim. Ford-Otosan AR-GE üssü dünyadaki 3. büyük mühendislik merkezi. Oradaki çocuklar Ford için bir sürü işler yapıyor, Türkiye’de yılda bir milyon araç üretiliyor ve bunların üretim hatları rahmetli Nuri’nin yaptığı Transit Connect üretim hattı, şimdi Nuri’nin yerine gelen Haydar da aynı şekilde olağanüstü işler yaptı, yapmaya da devam ediyorlar. Hani herkes bir şekilde buna biraz abartı diyor ama Cumhurbaşkanı’nın söylediği gibi Türkiye’nin kendi otomobilini yapması lazım artık. Bu çocuklar kendi akıllarından geçeni bir Türk markası olarak dünyaya tanıtabilmeli. İşte az önce gördünüz, Sazan LM’in üzerinde bir renk var. Her ülkenin kendine göre bir resmi yarış rengi vardır. İtalya’nın kırmızı, Fransa’nın Fransız mavisi, İngiltere’nin yeşili, Almanya’nın gümüş rengi, Türkiye’nin de turkuaz rengi olması için çalışacağız. Biz bunu kendimiz için değil, Türkiye için istiyoruz.

Otomobillerde sürüş konforunu arttırıcı olmazsa olmaz 3 lüks özellik nedir?

Sürüş güvenliği ve yol tutuşu. Başka hiçbir şey değil. Özel bir bilgi ve eğitim almadan bir araba güvenle kullanabilmelidir. Büyükannemizin de o arabayı alıp buradan AVM’ye gidebilmesi lazım.

Dünyada otomotiv sektöründe sizce öncü marka hangisi? Neden?
Tabi ki Porsche.

Bir dehanın başlattığı konsept, Dr. Ferdinand Porsche’nin başlattığı konseptte devam etmiş oldu. Fabrikayı kuran oğlu Ferry Porsche… 1963 yılından sonra Ferry Porsche’nin oğlu Felix Ferdinand ölümsüz 911’i çizmiş… Bu arada da teknolojide en tepeye oynamaya devam etmişler. Ferdinand Porsche’nin diğer bir torunu Ferdinand Piech, Otomotiv tarihinin gördüğü en agresif mühendislerden birisi… 917’lerle Ferrari’yi devirip dünya şampiyonu olmuş. Ama kuzeni Felix’le yumruk yumruğa kavga edince dayısı hem onu hem oğlu Felix’i kovmuş. Piech AUDI’nin daha sonra Volkswagen’in yönetim kurulu başkanı olmuş ve şimdi Porsche grubunun başında. Her alanda son derece iddialı ve cesaret sahibi işler yapmaya devam ediyorlar. Bu sene de Le Mans’ı tekrar kazandılar. Bu alanın öncüsü onlar…

Sizce yüzyılın en başarılı icadı?
Bilgi teknolojileri. Von Neuman ve ekibinin MIT’de başlattığı bilgisayar işi, yüzyılın bir tarafa atlamasına neden oldu. MIT’deki takımın yaptığı işlerin, insanlığın kaderini değiştirdiğini düşünüyorum. Belki teknolojide Almanlar herkesin önündeydi ama dünyanın kaderini değiştiren şey bilgisayar. Ve bunun için de oradaki o müthiş takımın kredisini kabul etmek lazım. Ben demek isterdim ki yüzyılın icadı otomobildir diye ama öyle bir şey yok. Yüzyılın icadı; Bilgi Teknolojileri.

Hepimiz onu kullanıyoruz. Benim annem doktordu, şimdi onların kullandığı teşhis yöntemleri bugün Mickey Mouse gibi kalıyor. Dolayısıyla bu her şeyi değiştirir. Müthiş bir başarı…