Patent ve ticari sır kavramları, geliştirilen teknolojinin korunması adına her zaman ikilem yaratmıştır. Bazıları geliştirdikleri teknoloji için kanunlar çerçevesinde net şekilde sınırları belli olan patent korumasını tercih ederken bazıları da teknolojisini her daim kendine saklamak ister. Burada ticari sır kavramı devreye girer. Peki ticari sır nedir?
Ticari sır, bir ticari işletme veya şirketin faaliyet alanı ile ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen, elde edilebilen, özellikle rakipleri tarafından öğrenilmesi halinde zarar getirme ihtimali bulunan bilgilerdir. İşletmelerin ekonomik başarısı ve verimliliği için büyük önem taşıyan ticari sırların üçüncü kişilere ve kamuya açıklanmaması gerekir. Bu bilgiler aynı zamanda şirketlerin kuruluş yapısı ve organizasyonu, malî, iktisadî, kredi ve nakit durumu, araştırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet stratejisi, ham madde kaynakları, imalatının teknik özellikleri, fiyatlandırma politikaları, pazarlama taktikleri ve masrafları, pazar payları, toptancı ve perakendeci müşteri potansiyeli ve ağları, izne tabi veya tabi olmayan sözleşme bağlantılarına ilişkin olan bilgi ve belgeler olarak tanımlanmaktadır. En basit haliyle ticari sır, gizli bilgidir.
Peki bir buluş yapıldığında patent ya da faydalı model başvurusu mu yapmalı yoksa buluşu ticari sırra konu edip üretilen teknolojiyi mi gizli tutmalı? Bu kararı verirken her iki korumanın da artı ve eksileri, bulusun detayları bağlamında ele alınmalı ve iyice düşünülmelidir.
Ticari sır gizli tutulamazsa ve üçüncü kişilere sızdırılırsa avantaj sona erer.
Patent koruması, başvuru tarihinden itibaren 20 yıl sürmekte ve üçüncü kişilere karsı tekel hakkı sağlamaktadır. Ticari sır ise gizli tutulabildiği sürece size ait olacağı gibi bilginin üçüncü kişilere sızması durumunda bulusun sağladığı avantaj sona erecektir. Bu noktada öncelikli olarak geliştirilen teknolojinin 20 yıl sonra da aynı değerde olup olmayacağının tespit edilmesi gerekir. Buluşa konu teknolojiyle ilgili detaylı bir piyasa araştırması yapılmalı, söz konusu teknolojinin ne kadar geliştirilebilir olduğu tespit edilmeli ve ilgili sektördeki benzer teknolojiler geniş yelpazede değerlendirilmelidir.
Örneğin; öyle bir ilaç formülü bulunmuştur ki 20 yıl geçse de ticari değerinden bir şey kaybetmeyecek kadar güçlü bir etkiye sahiptir. Bu formülü patent yerine ticari sır olarak korumak daha doğru bir yol olabilir. Elbette bu seçim de tamamen doğru olmayabilir; koruma yolu sahip olunan buluş kapsamında yapılacak en nitelikli incelemeyle seçilmelidir.
Koruma türlerinin kapsamı ve süreci
Patent ve ticari sır avantaj sağlamanın yanında birçok riski de barındırır. Koruma aşaması çok daha zahmetli olan patent korumasına konu edilen bir buluş, kanun çerçevesinde üçüncü kişilere karsı net bir koruma sağlarken ticari sırrın korunması için kanunlarda net bir çerçeve bulunmaz. Yani ticari sırrın korunması, tamamen bu sırrın sahibi olan şirkete ve kişilere bağlıdır. Bu nedenle ticari sır korumasında şirketler tarafından gizlilik sözleşmesi yoluna gidilebilmektedir. Ticari sır yazılı bir dokümanda yer bulsun ya da bulmasın, gizlilik sözleşmesine konu olsun ya da olmasın açığa çıktığı andan itibaren ihlal oluşturma ihtimalini beraberinde taşımaktadır.
Patente konu bir ürünün veya yöntemin ihlal analizi, istemler üzerinden (SMK Madde 89) yapıldığından ihlale konu olabilecek unsurlar nettir. İstemlerle belirlenen koruma kapsamı değerlendirilir. İhlale konu ürün veya yöntem, patente konu istemlerdeki unsurların tümünü veya eş değerini içeriyorsa ihlal varlığı kabul edilir. Dolayısıyla bir ihlal iddia edildiğinde patent koruması varsa kanıt sunmak nispeten kolaydır. Ticari sırda ise kapsamın ne şekilde belirleneceği sözleşmede açıkça belirtilmezse kanıt sunmak zordur ve bu konuda kanuni bir çerçeve olmaması da isin zorluğunu pekiştirir. Bu ikilem de seçim aşamasında olası ihlal durumlarının düşünülmesini ve seçenekleri değerlendirilerek koruma yöntemin seçilmesini gerekli kılmaktadır.
Patentle korunan bir bulusun ihlali söz konusu olduğunda kanıt sunmak daha kolayken ticari sır çerçevesinde ihlali kanıtlamak her zaman mümkün olmayabilir.
Yaygın olarak tercih edilen bir diğer seçenek ise bulusun patente konu edilip kilit bilgilerin de ticari sır olarak saklandığı hibrit modeldir. Elbette bu yolu seçmek için patent başvurusunda açıklanan bulusun, saklanan bilgi haricinde dahi patentlenebilirlik kriterlerini sağlıyor olması gereklidir. Bu gibi durumlarda genelde ticari sırra konu edilen bilgiler ise aslında bulusun en iyi çalıştığı versiyonunun sağlandığı teknik unsurlardır. Böyle bir kombinasyon yakalanabiliyorsa başvuru sahibi çok daha avantajlı konuma gelmektedir. Özetle bulusun ticari ve stratejik değerine, ifşa edilebilirliğine, ulaşılabilirliğine göre patentin mi yoksa ticari sırrın mı avantajlı olduğu konusu değişiklik gösterecektir. Fakat sınırlı bir süre için de olsa piyasada buluşunuzun haklarına sahip olmak istiyorsanız yolunuz patentten; buluşunuzu kimseyle paylaşmak istemiyor ve kendi imkânlarınızla koruyabileceğinize inanıyorsanız yolunuz ticari sırdan geçiyor. Tercih sizin; patent mi ticari sır mı?
Bir yanıt yazın