1983 İstanbul doğumlu olan Gökhan Türkmen, 1997 yılında gitarla tanıştıktan sonra çeşitli mekân ve organizasyonlarda gitarı ve sesiyle boy göstermeye başladı. Pek çok şarkının söz yazarlığını da yapan sanatçı Büyük İnsan, Çatı Katı, Bir Öykü şarkılarıyla büyük beğeni topladı. Türkmen 2015’in ilk aylarında GTR Müzik adı altında kendi yapım şirketini kurdu. GTR Müzik’in ardından GTR Jingle alt markasını yaratan sanatçı 17 yıldır pek çok sanatçıya ev sahipliği yapan Deneyevi Stüdyosu’nu devralarak GTR Deneyevi Stüdyosu marka kimliği ile bütünleştirdi. Eylülde çalışmalara başlayacak olan GTR Deneyevi Kayıt Stüdyosu bir prodüksiyonda olması gereken her şeyi barındırıyor. Sanatçı kimliği ve GTR Müzik ile pek çok başarıya imza atan Gökhan Türkmen’in marka öyküsü sizlerle…
Artık siz de bir girişimci ve marka sahibisiniz. GTR Müzik’in kuruluş amacı nedir?
Bu şirketi kurma amacımız düzgün müzik yapmaya çalışan ve bu işi düzgün idrak eden insanları bir araya getirmek. GTR Müzik; genç, özgün karakterli ve müzik olarak da özgün müzik yapan insanların bir arada olması amacıyla kuruldu.
Asıl amacınız genç müzisyenlere yol gösterici bir marka oluşturmak diyebilir miyiz?
İlk dönemler herkes gibi ben de zorluklar yaşadım. Bu yüzden genç müzisyenlerin sıkıntı çekmemeleri için yanında bir müzisyen olması ve onunla çalışmasının önemli olduğunu biliyorum. Zamanında Aykut Gürel ile çalıştım ve o yüzden biraz rahattım açıkçası. Sektöre ilk çıkan insan için derdini, hayallerini, müziğini anlayabilen insanların olması iyi bir şey. Onlar için de elimden geleni manevi olarak yapmayı amaçlayan bir adamım. GTR Müzik bu düşüncelerle kurulan bir şirket.
Peki, marka olarak GTR’yi kullanmanızın özel bir anlamı var mı?
Gökhan Türkmen Records’un kısaltılmışını kullanmak istedik. Aynı zamanda arabalara da meraklı biriyim, İngilizce ifade ile GTR okunuşu da hoşuma gitti.
Müzisyen kimliğinizin yanında artık bir marka sahibi ve yapım şirketi kimliğiniz de oluştu. Bu durum Gökhan Türkmen’e neler sağladı?
Ben işin daha çok müzik kısmındayım, zaten patron gibi takılmayı da çok seven biri değilim. Bu yüzden işin yönetim kısmına çok fazla girmek istemiyorum.
Müzik kısmını asla bırakmam diyorsunuz.
Evet, müziği bırakmak veya unutmak istemiyorum. Zaten yönetim konusu için GTR markamız çatısında bir ekibimiz var. Evet, bir prodüktör oluşumu var elbette ama müzik kısmını unutmadan devam etmek asıl amacım. İş adamlığı bana göre değil, zaten yönetim kısmıyla daha çok sevgili eşim Sinem ilgileniyor, çünkü o konuda gerçekten bilirkişi ve geniş bir vizyona sahip. Tabii ki birbirimizin alanı ile sürekli fikir alışverişi içerisindeyiz. Ben
daha çok GTR’ye gelen insanların müziklerini dinleme, onlara yol gösterme, ne yapmaları gerektiği ya da video kliplerinin nasıl olması gerektiği konularında yardımcı olmaya çalışıyorum.
17 yıldır pek çok sanatçıya ev sahipliği yapan Deneyevi Stüdyosu artık GTR Deneyevi Stüdyosu marka kimliği ile karşımıza çıkıyor. Bu projenizden biraz bahseder misiniz?
Evet, 17 yıllık çok güzel ve düzgün bir stüdyoyu devraldık. Tüm markalarımızı burada birleştireceğiz, GTR Müzik, GTR Jingle ofislerimiz de o yüzden bu çatı altında olacak. Tabii burada sürekli bir üretim, yapım ve işleyiş olmak durumunda.
Biliyoruz ki yeni markanız GTR Jingle. Peki, alt marka fikri nasıl ortaya çıktı? Kimleri yakından ilgilendiriyor GTR Jingle?GTR Jingle; reklam ve sinema filmlerinin müzikleri için kurulmuş bir alt markamız. Eskiden beri bir olaya, bir görüntüye müzik yapma gibi bir hayalim hep vardı. Müziğe başladığımdan beri dizi, sinema ve reklamlar için pek çok enstrümantal müzik ve jingle yaptım. GTR Jingle alt markası yaratma fikri de eşim Sinem’den çıktı aslında. Böylece bir yerden başlamak istedik.
En son yaptığınız çalışmalar hangileri?
Korkmaz markasının reklam müziğini ve İnadına Aşk dizisinin müziğini yaptık. Bununla birlikte Sağlık Bakanlığının bir belgesel müziğini yaptık. Üzerinde çalıştığımız yeni projeler de var. GTR Jingle alt markasında sadece benim yaptığım müzikler yer almıyor, ekibimizde yer alan müzisyenlerin ve direktörlerin yaptığı işler yer alacak. Bu yönde devam etmeyi çok istiyorum çünkü istediğim, sevdiğim ve yaparken çok keyif aldığım bir iş. O yüzden elimizden geldiği kadar bu markayı canlı tutmak istiyoruz.
Pek çok şarkınızın söz yazarısınız. Peki, bu sözleri size yazdıran neler oluyor?
Bu biraz duyarlılık meselesi aslında. İşiniz bu olunca biraz daha etrafınıza dikkat ediyorsunuz ve etrafı daha
duyarlı algılıyorsunuz. Ortamınızda veya etrafınızda dönen hikâyelere, gelişen olaylara daha farklı bakıyorsunuz. Mesela, şurada otururken iki kişinin değişik iletişimini fark etmeniz bile size değişik bir şeyler yazdırabilir ya da o konuşmada duyduğunuz bir laf, bir cümle bile etken olabiliyor. Kendi kendime düşünürken ya da yorum yaparken değişik bir şey olduğunu düşündüğümde onu hikâyeye dönüştürebiliyorum hemen. Çünkü işim gereği dikkatim ve algım o yönde ilerliyor.
Ürettiğiniz için etrafınızda ne olup bittiğine daha açık bakıyorsunuz. Ürettiğiniz için bakmıyorsunuz da baktığınız için üretiyorsunuz.
Ayşegül Aldinç, Harun Kolçak, Aslı Demirer ve daha pek çok kişiyle düetleriniz oldu. Yakınlarda benzer çalışmalarla görecek miyiz sizi?
Rahmetli Harun Kolçak ile ikinci albümünde bir şeyler yapmayı düşünmüştük. Sevgili Ege Çubukçu ile görüşüyoruz, güzel bir projemiz var. Genelde şarkıya göre düşünüyoruz. Bir şarkı yaptığımız zaman bunu kimle yaparsak güzel olur gibi düşünceler oluyor ya da spontane gelişiyor, denk geliyor ve güzel bir düet çalışması ortaya çıkıyor.
Müzik piyasasında sizce marka olmuş isimler kimler?
Barış Manço, Sezen Aksu herkeste olduğu gibi benim için çok değerli isimler ve müzik piyasasının başlıca markaları.
Sevdiğiniz takip ettiğiniz başka isimler de var mı?
Evet, müziğini sevdiğim, dinlediğim ve takip ettiğim çok değerli isimler ve gruplar da var. Onlar da bence kendi içinde ve yaptıkları işlerinde çok değerli markalar aslında. Mesela Büyük Ev Ablukada çok sevdiğim, değerli ve kaliteli bulduğum bir grup. Bunun gibi aklıma şu an gelmeyen ama dinlemeyi sevdiğim farklı isimler var.
Müzikle ilgili bir buluş yapacak olursanız ne üzerine olurdu?
Telepatik bir şey yapmak isterdim. Yaptığım müziğin rahatlatıcı ve iyileştirici bir etkisini ortaya çıkarmak beni mutlu eder. Sanırım tedaviye yönelik bir buluş yapmak isterdim. Psikolojik sıkıntısı olan birine bazı şarkıların ya da bazı notaların birleşiminin iyi gelmesi gibi… Bu yüzden var olan rahatsızlığın onarılmasına yönelik bir buluş olurdu, çünkü ürettiğim bir şeyin işe yaradığını görmek benim için mutluluk verici olur.
Genelde müziğin farklı alanlarıyla ilgileniyorsunuz. Müzik dışında da farklı şeyler yapmayı düşünüyor musunuz?
Valla, bana kalsa düğün salonu da açacağım (gülüyor). Şaka bir yana sonuçta insan bildiği ve emin olduğu bir işi yapmalı. Müzik, en iyi bildiğimiz şey. Müziğin etrafında dolaşıp diğer işlerle de ilgileniyoruz ister istemez. Gerek gelecek kaygılarından gerek sevdiğimizden dolayı ileriye yönelik planlar yapmak adına farklı dallarda da çalışmalar yapıyoruz. Yapacağım farklı şeylerden biri aslında spor salonu açmak. Yıllardır sporla ilgilendiğim için hemen hemen beslenmeden diğer çalışma yöntemlerine kadar hepsine hâkimim diyebilirim. Ama bunun için de belirli bir vakit harcamak ve kafa yormak, ekip kurmak gerekiyor. Bunlar hep düşüncemde var ama hayata geçmesi için zamanı da var. Mesela bir restoranımın olmasını da çok istiyorum. Arkadaşlarımızla, çevremizle keyifli vakit geçirebileceğimiz. İllaki beş şubesi olması gerekmiyor.
Sonuçta şu anki markam için 15 yıl uğraştım. Yaratacağım diğer markalar için de bu kadar uğraşmam gerekli.
Yani farklı bir alanda yeni marka yaratmak size kaygı vermemeli mi?
Evet, kaygı olmadan yapmak isterim. Ne yapıyoruz? Şimdi restoran zarar etti mi? Edecek mi? gibi soruları düşünmeden bu işe girmek isterim.
Kullandığınız şapkalar hep dikkatleri çekiyor. Kendi şapka markanızı yaratmayı düşünüyor musunuz?Evet, hep aklımda var tabii ki bir şeyler yapmak. Şöyle bir durum oluyor, kendi yaptığınız işte bir nokta var. Böyle düşünceler aslında hep o noktaya geldikten sonra hayata geçecek şeyler. Çünkü bu işler keyif işi. Yeni bir şapka markası yaratmak ve farklı tasarımlar yapmak, para kazanmaktan çok vakit harcanılması ve ekiple çalışılması gereken bir iş. Etrafımda modayla ilgilenen ve bu anlamda iyi olan isimler var ancak bu isimlerin çoğalması gerekli, dünyayı gezmek farklı markalar neler yapmış araştırmak da lazım, bu konu üzerine okumak da gerekli falan filan… Ben böyle düşünüyorum, çünkü bir işe gireceksem o işin altyapısını öğrenmem gerekiyor.
Gelelim son soruya. Sessiz albümünün bütün şarkılarına klip çekmeyi düşünüyormuşsunuz. Gökhan Türkmen bir ilke imza mı atıyor?
Evet, inşallah öyle bir hedefimiz var. Bilmiyorum, sanırım ilk olacak. Yanlış hatırlamıyorsam zamanında Soner
Arıca’nın 8 klibi vardı. Açıkçası Sessiz albümümüzün daha fazla insana ulaşmasını hedefliyoruz. En başından
beri bir albümümün tamamına klip çekmeyi hep arzu ediyordum o da Sessiz albümüne kısmet oldu.
Bir işi yapacaksam en iyisi olmalı, en iyisi olmayacaksa o işi yapmanın bir anlamı yok.
Bence en değerli marka?
Apple
En çok kullandığım marka?
Nike, Apple, Instagram
Bence yüzyılın icadı?
Fermuar