Lescon markasını yaratma hikâyeniz oldukça ilgi çekici, dinlememiş olanlar için kısaca anlatabilir misiniz?
Gaziantep’in Nizip ilçesinde plastik ayakkabı üretimi yapıyorduk. Zamanla daha ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. 90’lı yıllarda İtalya’ya yaptığım seyahatlerde kendime iş hayatım için bir vizyon oluşturdum. Hareketli yapımdan dolayı da olsa gerek bir spor markası oluşturmayı kendime hedef edindim. 1992 yılında şirket merkezimizi İstanbul’a taşıyarak, spor ayakkabı üretimine başladık ve sonrasında halı saha ayakkabısını Türkiye’de ilk üreten biz olduk.
Farklı bir şeyler yapmam gerektiğini hissettiğim, arayış içerisinde olduğum bir dönemde, bir petrolcünün işini yaparken düşmesi, benim onu ayağa kaldırmam ve ayağında düz tabanlı bir ayakkabı olduğunu görmemle başladı halı saha ayakkabısının hikâyesi…
Ayakkabının tabanı mazot ve yağdan dümdüz ve simsiyah olmuştu… Orada benim aklımda bir fikir belirdi ve dedim ki buraya öyle bir ayakkabı yapmalıyım ki altı tırtıklı olmalı, düzleşmemeli, üstü koyu renk olmalı, tabanı pvc değil de kauçuk olmalı dedim ve çalışmalarıma başladım.
Bizim asıl amacımız bu tarz zor şartlarda çalışanlara yönelik bir ayakkabı yapmaktı ve bunu gerçekleştirdik. Sonrasında bu ayakkabıya çok ciddi talepler gelmeye başladı, ihtiyaçmış demek ki… Fakat bir gün bu ayakkabı için talep farklı bir şekilde geldi: “Halı saha ayakkabılarınızdan istiyoruz.” Bu tabir bizim için bile çok yabancıydı (O zamanlarda futbol oynanan halı sahalar daha yeni yeni oluşuyor.). Dedik hangi halı saha ayakkabısı, meğer bizim çalışanlar için yaptığımız ayakkabılar halı saha ayakkabısıymış.
İlerleyen yıllarda ürün portföyümüze spor ayakkabıları dışında spor giyim ve spor aksesuarlarını da ekleyerek Türkiye’nin ilk ve tek aktif spor giyim markası haline geldik.
Türkiye’nin ilk ve aktif tek spor markası olan Lescon için neden bu ismi seçtiniz?
Bir dergide Amerika’daki Kızılderililer’in mücadelesi içerisinde yükselen bir değer anlamına gelen uzunca bir kelime gördüm. Başındaki ve sonundaki harfleri çıkardığımda tam ortasında Lescon kaldı ve aradığım marka buydu.
1995 yılında Grup Ofis Marka Patent’in kapısını çaldık ve marka tescilimizi aldık. Lescon markası artık bizim olmuştu.
Tescil, bir markanın güvenilir zırhıdır. Tüketici için bir güvencedir. Markanın geleceğe taşınması için bir nevi miras, güvenli bir limandır.
Lescon, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tanınmış marka olarak kabul ediliyor. Marka tescilinin sizce önemi nedir?
Çok çok önemli. Tescil, bir markanın güvenilir zırhıdır. Tüketici için bir güvencedir. Markanın geleceğe taşınması için bir nevi miras, güvenli bir limandır.
Vizyonunuz Türkiye’nin ilk spor markasını yaratmaktı yarattınız, şimdi ise Lescon’u bir dünya markası yapmayı hedefliyorsunuz. Planlarınız nedir?
100 ülkede marka tescilimiz var. Tüm ülkelerde yer almak ise en önemli vizyonumuz. Mesleğimizin önü çok açık; spora, rahat giyime ciddi bir dönüş var. Uzak doğuda eşofmanla spor ayakkabıyla işe gelen patronlar var, trend buraya doğru gidiyor. Bizim markamız da rahatlığı temsil ediyor. Bir yandan da spor dalları gelişiyor. Dünyada spor yapıldığı sürece bizim sektörümüz de gelişmeye, ilerlemeye devam edecek.
Son yıllarda spor markaları arasında rekabet çok fazla. Ünlü yüzlerle reklam çalışmaları, sponsorluklar yapılıyor. Lescon nelere sponsor oluyor?
Geçmişte süper ligde birçok spor kulübüne giyim sponsorluğu yaptık. Ancak ünlü kişileri giydirme, mağazalaşma ile bağlantılı bir konu. Bu süreci tamamlamak için mağaza adedimizi arttırmak gerektiğini düşünüyoruz.
200 adet mağaza sayısına ulaşma hedefimiz var. Şu anda 31 ilde 60 mağazamız, 800 adet corner bayimiz var. Halk reklamlarda görünce mağazadan alabilmeli, Türkiye’nin her noktasından alım olabilmesi için ise mağazalaşma hedefimizde büyümeye devam etmemiz gerekiyor.
Tek başınıza çıktığınız marka yolunda, önünüze çıkan engeller mutlaka olmuştur. Girişimcilere tavsiye edeceğiniz başarınızın formülü nedir?
Bir işte koyduğun hedefe sen inandıktan sonra hikâye bitmiştir. Yolda karşına çıkan tüm engelleri yenebilecek dirençte, kararlılıkta, inançta olmak hatta biraz da deli olmak lazım. Bu pek de akıllı adam işi değil…
Vizyon sahibi olmak çok önemli. Bu işler günlük değil, on yıllık, yirmi yıllık planlar yapıp çalışmak, çok çalışmak gerek. En önemli nokta ise; ben değil biz olmak. İnanan bir kitle var burada, biz bir ekibiz. Biz gücümüzü biliyoruz, gücümüzün farkındayız, hayal kurmuyor hedef koyuyoruz.
Lescon olarak teknolojiyi yakından takip ediyor, ürünlerinize yansıtıyorsunuz. Spor sektöründe çığır açacak bir buluş yapsanız bu ne olur?
Birçok çılgınlıklar yapılıyor; adım sayan, bağcık bağlayan ayakkabılar… Biz daha çok işin rahatlığındayız.
Dünya markalarına rakip olmak için çalışıyoruz. Önce kendi ülkemizde mağazalaşma hedefimizi tamamlayıp sonra dünya markası olma hedefimizi gerçekleştirmek istiyoruz. Mesleğimizin, markamızın gücünün farkındayız, adım adım bu hedefe ulaşacağız.
Ayakkabı ve giyimin estetiği önemli ancak bizim için esas olan rahatlık, bu yüzden ayakkabının iç tarafında kullanılan malzemelere de giyimde kullanılan kumaşlara da AR-GE ekibimiz ile birlikte ciddi teknoloji yatırımları yapıyoruz.
Özel hayatınızda spor yapıyor, önemini anlatıyorsunuz. Spora olan ilginizi Lescon’a mı borçlusunuz?
Ben zaten gençliğimde boks sporunu yapıyordum, aktif ve hareketli bir insanım bir de Antepli’yim, güzel yemeklerden dolayı Antepli olup fit olmak zor o yüzden spor yapmak gerek. 25 senedir düzenli olarak spor yapıyorum, mesleğim de bunu gerektiriyor. Markamızı temsil edecek fiziki yapıda olmazsak gerçekçi olmaz diye düşünüyorum.
Sizce Lescon’u diğer markalardan ayıran en önemli özellik nedir?
Dünya markaları kategorisinde mono brand bir markayız. Lescon mağazalarında Lescon’dan başka marka göremezsiniz. Bir de ideallerimizden biri “En iyi kaliteyi en uygun fiyata üretmek”, bunu yakalamaya çalışıyoruz.
Bence Türkiye’nin en değerli markası
-Lescon, çünkü Türkiye’nin ilk ve tek milli spor markası.
En çok kullandığım marka
-Lescon
Bence yüzyılın icadı
-Lescon, çünkü benim hayalimin icadı