Pilates için “Bedenin dengeli tutulmasına yardımcı olan ve omurgayı desteklemekte önemli işlevi olan temel kaslar üzerine yoğunlaşılan bir egzersiz programıdır.” gibi klasik bir tanım da yapabilirdik ama biz, onu özellikle kadınlar için “son dönemlerin en popüler forma girme yöntemi” olarak ifade etmeyi tercih ettik.
Adını, mucidi olan Joseph Hubertus Pilates’ten alan bu egzersiz yöntemi, doğuştan raşitizm ve astım hastalığı olan, kendisi için fazla ömür biçmeyen doktorlara rağmen bu iki hastalıktan kurtulmak için tedavi yolları arayan Joseph Pilates’in yoga, kayak, dans, savunma sporu ve ağırlık çalışmalarının birleşimi olarak ortaya çıkmıştır.
Joseph Pilates, kendi geliştirdiği egzersiz hareketlerini herkesin uygulayabilmesi adına “reformer” adını verdiği patentli bir egzersiz masası da geliştirmiştir. Aslında, 1934 yılında yaptığı patent başvurusu incelendiğinde, geliştirdiği ürün için sandalye tabirini kullanmayı tercih ettiği görülmektedir.
Patent başvurusunda egzersiz aletine dönüşebilen bir sandalye olarak bahsi geçen reformer, sandalye olarak kullanımı ile egzersiz yaparken kullanımı farklı olan, ayak ucunda bulunan yay sayesinde kas hareketi sağlayan bir buluş olarak tanımlanmaktadır.
Birinci dünya savaşı başladığı zamanlarda reformer, önce İngiliz polislerin tedavisinde sonrasında Almanya’da savaş esnasında ağır yaralanan, organları işlevini kaybetmiş askerleri çalıştırmak için kullanıldı. Klasik pilates hareketleri ve reformer sayesinde muazzam başarılar elde edildi, artık Joseph Pilates’in New York’ta bir pilates stüdyosu açma zamanı gelmişti. Hemşire olan eşi ile birlikte pilatese her geçen gün yeni hareketler eklediler, geliştirdiler ve pilatesin bugünkü ününü kazanmasını sağladılar.
Reformer buluşu sayesinde bugüne kadar binlerce kişi duruş bozukluklarından kurtuldu, forma girdi, fazlalıklarından kurtuldu ve sağlıklı kaslar yaptı.
Joseph Pilates’in buluşu, her buluş bir ihtiyaçtan doğar sözünü kanıtlar nitelikte.