SOĞUK ŞAKALARIN TESCİLLİ KANALI

Soğuk Savaş, hazırladığı ilginç soruları konuklarına yönelten ve hazırladığı cevap anahtarındaki ‘’soğuk’’ cevaplarla izleyicilerini fazlasıyla güldüren yaratıcı bir ekip. YouTube üzerinden yayın yapan ve sosyal mecralarda içerik üreten Soğuk Savaş ekibinden Boğaç ve Buğra’yı, GOssIP Dergi’nin 51. sayısı için konuk sandalyesinde bu sefer biz misafir ettik ve sorularımızı yönelttik. 

Biraz kendinizden bahseder misiniz? Meslekleriniz neydi, süreç sizi nasıl buraya getirdi?

Buğra: Biz bu tarz islere üniversitede başladık. İktisat okuyordum ama bu dönemde metin yazarlığı ve senaristlik yaptım. Boğaç o dönemde zaten YouTube üzerinden bazı isler yapıyordu, ben de ufak tefek islerle ona dahil olmaya başladım.

Boğaç: Ben de üniversitede sinema okudum. O dönemde su an yönetmenimiz olan Cihan Hızar’la tanıştık ve çeşitli isler yapıyorduk beraber. Edit çalışmaları yaptığımız bir proje vardı, Buğra da o dönem destek oluyordu bu ise ama henüz Berk’le tanışmamıştık. Sonrasında internete içerik üretmeye başladık ve su an Base42 kanalıyla Soğuk Savaş projesini yapıyoruz, tamamen Youtube içerik üreticisi olduk böylece.

Soğuk Savaş’ın ortaya çıkısını anlatır mısınız? Bu keyifli ekip nasıl bir araya geldi ve bu formatı nasıl hayata geçirdi?

Buğra: ‘’Dad jokes’’ konseptini daha önceden de takip ediyorduk. Base42 ilk kurulduğunda bir reklam ajansı olarak kuruldu ve o dönem bizden eğlenceli içerikler üretmemizi istedi. ‘’Neler yapabiliriz?’’ diye düşünürken ‘’bad jokes’’ temalı bir is yapmak aklımıza geldi ve Soğuk Savaş’ın temelleri atıldı. İlk etapta 3 farklı içerik yapıp yayımladık. Bir muhabbet videomuz vardı, bir ‘’baklava açılısı’’ videomuz vardı, bir de Soğuk Savaş. Bu üçü içerisinden Soğuk Savaş kendi kendine ‘’aldı yürüdü’’ diyebiliriz. Biz bu içeriğin kanalın itici gücü olacağını düşünmemiştik. Ama baktık talep görüyor, devam ettik.

Boğaç: Biz bu temayı takip ederken Türkiye’de ‘’gülmeme challenge’’ yapılıyordu. Bu iki fikri birleştirdik aslında. Bu alanda yapılan YouTube içeriklerinin klişe ve ‘’cringe’’ olduğunu düşünüyorduk. Gülmeme odaklı bir içeriği nasıl klişe olmadan yaparız diye düşündük ve ‘’bad jokes’’ ile ‘’gülmeme challenge’’ fikirlerini birleştirerek bu formatı oluşturduk. Bu iki tema ayrı ayrı Türkiye’de denendi ama ikisinin bir arada olduğu ilk yapım olabiliriz. İnsanların bu yüzden ilgisini çekti diye düşünüyorum.

Ürettiğimiz içeriğin bu kadar ilgi çekeceğini bilseydik çok daha profesyonel bir ekipmanla baslardık. İlk videolarda ‘’tripod’’ bile yok, bildiğiniz insan tutuyor kamerayı.

Tamamen sizin üretiminiz olan özgün sakaların, televizyonda ya da başka bir mecrada kullanıldığı oldu mu?

Boğaç: Bildiğimiz kadarıyla olmadı, yapılırsa da herhangi bir şekilde problem etmeyiz sanırım. Çünkü biz de kendi soru havuzumuzda yapılmış şakalarla karşılaşıyoruz ister istemez. Ekibimizin TV’de çalıştığı bir dönem oldu. Belki orada kullandığımız bazı sakaları programda kullanmış olabiliriz biz de farkında olmadan.

Sizden sonra bu formatta içerikler yayımlanmaya başladı mı?

Buğra: Kendi arasında deneyenler oluyor ama devam ettirmesi çok zor bir is bu. Tekrara düşmemek, daha iyi içerikler bulmak kolay değil. Ama olabilir elbette deneyebilirler, bunda kızacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bu bir eğlence işi, insanlar eğlenmek için bu tarz sakalar ve içerikler üretiyor olabilirler.

İçerik üretmenin zorluğundan bahsettiniz. Kendisi için içerik hazırlamanın kolay olmadığı ve güldürmekte zorlandığınız konuklar oluyor mu ya da en eğlenceli konuğunuz kimdi?

Boğaç: Bazen formatı yanlış anlayabiliyor konuklar ya da bu gülmeme isini aşırı ciddiye alanlar oluyor. Onları güldürmek gerçekten zor. Formatın yanlış tarafına odaklanan konuklarımız oldu, bazı yayınlarda da çok belli oluyor zaten. En çok eğlendiğimiz konuk kısmına gelirsek ‘’Cenk ve Erdem’’ bölümünde çok eğlendim. Bizim için gerçekten çok özel isimler, bizim büyümemizde çok önemli yerleri var. Türkiye’ye kelime sakasını getiren insanlar bile diyebilirim. Deyim yerindeyse ‘’Siz misiniz bize kelime sakası yapan?’’ der gibiydiler ve çok eğlenmiştik. Tabii bizim en çok eğlendiğimiz bölüm her zaman izleyicinin en eğlendiği bölüm olmayabilir ama bizim için özeldi, bunu söyleyebilirim.

Buğra: Oluyor tabii. Ben katılıyorum Boğaç’a o bölüm benim için de özel bir bölümdü. Ek olarak da ‘’Chaby Han’’in bölümünü söyleyebilirim.

Soğuk Savaş ismi için yapılmış marka tescil başvurunuz var. Bu ismi tescillemeye hangi aşamada karar verdiniz ve dijital dünyada ünlenen isimlerin tescillenmesi sizce önemli mi?

Boğaç: Bu bir ajans projesiydi. Dolayısıyla ajans aldı o hakkı. Keşke biz tescilleseydik.

Buğra: Evet, ne yaparsanız yapın tescilleyin.

Boğaç: Saka bir yana, ajans adına tescilli olsa da fark etmez bu ortak bir is sonuçta. Bir dönem ajans sahipliği ile ilgili zorlu ve belirsiz bir süreç yasadık, o zaman keşke daha önce tescil etseydik diye düşünmedik değil. Su an bir problem yok ama bu konuyla ilgili, güzel isler üretiliyor. Ama tabii ki tescil konusunun ne kadar altını çizsek yeterli gelmez. Önemli bir aşama kesinlikle.

Marka tescil başvurusunun önemini ne kadar vurgulasak yine de yetersiz kalır. Mutlaka zamanında gerekli işlemlerin yapılması lazım, biz bu gecikmişliğin olumsuzluklarını yasadık belli dönemlerde.

Kanalda bir isim değişikliği olduğunu biliyoruz. Bu bahsettiğiniz süreçle mi ilgiliydi?

Buğra: Tabii çatı yapımızın değişikliği, bu konuda bir etkiye sahip. Buradaki asıl kritik nokta su, biz 8 ay-1 yıl kadar bu temada içerik üretmedik. Bizim için uzun bir süre. Biz de yorulmuştuk ve artık saka üretemiyorduk. Diğer içeriklerimize odaklanmaya karar verdik ama geri dönüş alamadığımız videolar oldu. Bu iste yaptığınız is ve ürettiğiniz içerik sizin isminizin önüne geçiyor bir süre sonra. İyi tarafı da var bunun, kötü tarafı da… Kötü tarafı, yaptığımız hiçbir isi Soğuk Savaş’ın önüne geçirememek oldu.

Yani o isim o kadar markalaşmış ve bizimle özdeşleşmiş ki ‘’buna biraz ara verelim, değişik isler yapalım’’ dediğimiz noktada insanların yeni içeriklere çok dönüş sağlamadığını ve Soğuk Savaş’ı özlediğini gördük. İzlenmeler düştü. YouTube çalışma prensibi olarak paylaştığınız tüm içerikleri ‘’bir’’ görüyor. Aynı kanalda farklı temalar olduğunu kodlayamıyor. Bu nedenle yeni içerik, kanalın genelini olumsuz etkileyebiliyor. Biz de bunun gibi stratejik nedenlerle Soğuk Savaş’a döndük.

Türkiye’de mizah anlayışını beğendiğiniz kişiler kimler?

Boğaç: Kişisel bir cevap olacak tabii ki, ben buna Cenk ve Erdem diyebilirim öncelikle. Ülkenin mizah anlayışına katkıları olduğunu düşünüyorum. Feyyaz Yiğit bence çok iyi. Aziz Kedi ile birlikte ürettiği ‘’Gibi’’ dizisini çok beğeniyorum ve komik buluyorum. Onun dışında Cem Yılmaz tabii ki. Bir de son olarak Kalt YouTube kanalından sevgili Ozan ve Erman’a gülüyorum.

Buğra: Farklı bir şey söylemeyi bekledim, Kalt diyecektim. Boğaç söyledi… Bizi Boğaç’la çok sık karıştırıyorlar. Hatta bir projemde beni Boğaç sanmışlar. Projeyle ilgili boy boy fotoğraflarım var ama altında Boğaç Soydemir yazıyor. O yüzden ‘’Boğaç’a katılıyorum’’ diyeceğim ben de. Hem farklı bir şey bırakmadı bana hem de nasılsa aynı kişi sanılıyoruz.

Günlük hayatınızda da çok sık beraber misiniz?

Boğaç: Değiliz neyse ki. Son yıllarda o kadar sık vakit geçirdik ki birbirimizi göresimiz gelmiyor artık. En azından sosyal hayatta. Tabii saka bir yana, çok yakın oturuyoruz. Görmek zorundayız o yüzden.

Buğra: Biz mahalle arkadaşıyız Boğaç’la, çocukluktan beri beraberiz.

Boğaç: Doğru, ben taşındım hatta o da peşimden taşındı. Kurtulamadık.

Bazen konuklarınızdan gelen soruları komik bulmadığınız oluyor mu?

Buğra: Evet tabii, bu yüzden ‘’basma sistemini icat ettik’’, komik değilse pas tuşumuz var. Artık çok olmaya başlamıştı çünkü.

Boğaç: O kadar çok rol yaptık ki artık buton getirdik.

Soğuk Savaş ekibi diyor ki;

Bizce en değerli marka… TaleWorlds, Pippet
En çok kullandığımız marka… Apple, Nike
Bizce yüzyılın icadı… Bilek destekli mousepad’ler, Oturma simidi

Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir