TÜRKİYE’NİN MARKALAŞAN ASTROLOĞUYLA ‘’GELİYOR GELMEKTE OLAN’’

“Astrolog Elvan” tescilli bir marka. Neler yapar Astrolog Elvan? Bu alandaki yolculuğu nasıl başladı?

Marka tescilini aldıktan sonra yaptığımız is daha da pekişti ve bir girişim oldu. Astroloji dışında birçok faaliyet alanımız var. Mesela doğal taslar. Bu da astroloji ile bağlantılı tabii ama doğal tasların üretimi ve kişiye özel olarak tasarlanması, yeni bir faaliyet alanı daha açıyor. Bunun dışında astroloji danışmanlıkları veriyoruz. Gerçi son bir yıldır programımız o kadar dolu ki yeni randevu kabul edemiyoruz su an, mevcut programı tamamlamaya çalışıyoruz. Bir de astroloji üzerine yaptığımız eğitimleri ekleyebilirim, öğrencilerim var. Karma astroloji üzerine bir Astrolog Elvan ekolü var diyelim. Hem çalışıyoruz hem eğleniyoruz hem de insanlara şifa olmaya çalışıyoruz.

Astroloji bir yetenek işi mi yoksa yeterince çaba ve çalışmayla bu alanda uzmanlık sağlanabilir mi?

Bence hayattaki her şey için biraz potansiyel ve yetenek olmalı içimizde. Herkes için geçerli bu. Mesela doğum haritaları ile insanların neye yetenekli olduğunu keşfedebiliyoruz. Çocukların hatta bebeklerin bile. Hepimiz potansiyel bir yetenek ve güçle dünyaya geliyoruz. Bunun dışında tabii ki okuyarak ve öğrenerek gelişiyoruz çünkü astroloji çok geniş bir ilim. Astrolojinin çıkısı milattan öncesine, kadim ilimlere ve Mezopotamya’ya dayanıyor. Bu alana meraklı kişiler bu bilgilere sahip olur ve kendini geliştirirse yeteneği olmasa bile astroloji alanında çok şey yapabilir. Gerçi yeteneği olmayan çok astrolog var. Yani astroloji alanına ilgililer, en azından bunu söyleyebilirim. Bilgi olmadan yapılan astroloji çok tehlikeli. Mesela doğum haritalarından örnek verelim. Bir doğum haritasında 32 bin konfigürasyon var, 32 bin olasılık var ve bu olasılıklar içerisinden en doğru şeyi seçmeye çalışıyoruz biz. Diyoruz ki su olabilir ya da 3-5 olasılığı birlikte söylüyoruz. Tabii bir yeteneğin olduğunu içsel olarak hissediyor olabilirsin, astroloji bazen bir kanal olmayı ve kozmik alanlarla bağlantı kurmayı gerektirebiliyor. Kol kola gittiği alanlarda spiritüel ilimler de var. Ama saf yetenek, bilgi katılmadığı için yanlış kullanılabiliyor ya da bir temeli olmuyor. Kişiler söylediği şeyi bir nedene dayandıramıyor. Bir insan neyi, neden söylediğini bilmediğinde güven de vermiyor.

”Yeteneği olmayan çok astrolog var. Sadece astroloji alanına ilgililer. Bilgi olmadan yapılan astroloji çok tehlikeli.”

Kendi adınızı markalaştırdınız, buna katkı sağlayan ve sizi diğer astrologlardan ayıran en önemli etken sizce nedir?

Bence samimi olmak. Çok da çalışıyorum tabii ki ama samimi olmanın çalışmayı pekiştirdiğini düşünüyorum. Astrolog Elvan’ı marka yapmak için çok çalıştım ve ticari ya da yasal haklarımın arkasından giderek bir temel hazırladım çünkü kurumsal bir marka oluşturuyoruz. Spiritüel ve “free” bir alan olan astrolojiyi markalaştırmaya çalışıyorum. Samimi olmanın nasıl bir etkisi var derseniz burada sunu söyleyebilirim; tabii ki marka iş birliklerim, planlı olması gereken işlerim de oluyor fakat genel olarak spontane ve plansız işler yapıyorum. YouTube’a sırf video yüklemem gerektiği ve algoritmayı pozitif etkileme dürtüsüyle değil, sadece içimden geldiği zaman yapıyorum.

Doğal olmak önemli. Böyle olunca insanlar ‘’Ben de Astrolog Elvan olabilirim.’’ diyor, seni samimi buluyor. Kendi ailesinden biri, kardeşi, ablası gibi görüyor. Bence böyle duygusal bir bağ kurmak çok önemli. Yolda karşılaştığımızda öpücük atıp markamızın kolyelerini gösteriyorlar, olumlu dönüşlerini aktarıyorlar. İşte bu samimiyet varsa her şey kendiliğinden geliyor zaten. Elbette hepimizin parasal bir kaygısı var, maddesel bir dünyada yasıyoruz sonuçta. Para kazanmak da kök çakrayla alakalı olduğu için bunu önemsiz göremeyiz. Para var olabilmek için önemli bir şey ama amaç değil, araç. Bunların hepsini bir araç olarak kullanırsak ve amacımız insanlara şifa olmaksa herkes çok güçlü bir marka olabilir, her alanda geçerli bu.

”Astrolog Elvan’ı marka yapmak için çok çalıştım ve ticari ya da yasal haklarımın arkasından giderek bir temel hazırladım. Spiritüel bir alan olan astrolojiyi markalaştırmaya çalışıyorum.”

Kişisel bir marka olmak ve popülariteyi korumak için dijital platformlarda sürekli göz önünde olmak gerekiyor. Siz bu konuda çok başarılısınız; hatta yüksek lisans eğitiminizde sosyal medya üzerine çalışmalarınız da var. Peki sosyal medyada bu kadar görünür olmak yorucu mu?

Tabii ki yorucu. Arada kapatıyorum kendimi. Kendinizi ne kadar görünür kılarsanız ve ne kadar çok insana ulaşırsanız o kadar enerji alanı açarsınız. Bir story’nin binlerce kez izlenmesi, 100 bin-200 bin kişinin seni görmesi onlara enerji alanı açmak demek. Yorucu oluyor ama kendimi spiritüel olarak koruyorum. Belli koruma çalışmaları yapıyorum, bazı doğal taslar kullanıyorum. Bunları insanlara da anlatıyorum; su sizi korur, su sizin enerjinizi nötrler ve daha iyi hissettirir kendinizi diye. Yüksek lisans konusuna gelince Galatasaray Üniversitesinde Üretim Yönetimi ve Pazarlaması okudum. Ama tez konusunda maalesef biraz tembellik yaptım. Hocalarım hala tezini yazmadın diye sitem ediyor ama af bekliyorum geri dönmek için. Tez için çalıştım, üzerine gittim fakat henüz tamamlayamadım. Bu alanda yapılan bir yüksek lisans egitiminde bütün o alanı hem matematiksel hem de sosyal yönleriyle öğreniyorsunuz. Pazarlama tekniklerinin detaylarına hâkim oluyorsunuz. Lisans eğitimim de İletişim üzerine. Sanırım eğitimimin de markalaşma sürecinde çok katkısı oldu. Bazen derler ya okuduğun bölüm çok önemli değil, ise yaramaz falan. Bence gerçekten hakkını vererek ve hazmederek okuduysan o bölüm sana çok fayda sağlar. Ben kendi alanımın çok isime yaradığını gördüm.

Hayatta yaptığımız seçimlerin kaderimizi belirlediğini ifade ediyorsunuz. Bugün alanınızda başarılı ve popüler olmanız, yaptığınız seçimlerle ilgili mi? Kendi hayatınızdan hareketle bir seçiminizin bugünkü yansımasını anlatabilir misiniz?

Ben aslında 5 yıl boyunca gazetecilik yaptım Türkiye’nin köklü bir gazetesinde. Orada editörlük
yaptım ve sıcak haber masasındaydım. Çok stresli ve yoğun bir isti. Hürriyet gazetesinin bütün sosyal medya platformlarını ben kullanıyordum. Milyonluk hesaplardan bahsediyoruz çok büyük bir yetki baktığınızda. Bu benim için bir güçtü ve bir tweet’le gündeme yön verme imkânının getirdiği bireysel tatmin ve ego vardı isin altında. Maddi olarak gazetecilikten ne kadar kazanabilirsin ki? Ama seni tatmin eden bir manevi yönü vardır bu isin ve bu yüzden çoğu gazeteci sektörde kalmayı seçer. Oradaki hissi ve gücü bırakmak bir seçim oldu benim için. Burada mı devam etmeliyim yoksa astrolojiye mi çekilmeliyim artık diye sordum kendime. Çünkü iki isi beraber yürütüyordum. Her seçim bir vazgeçiş, ama o vazgeçiş sonrasında başka bir olasılık yaratıyorsun.

Benim en büyük seçimlerimden biri, en büyük dönemeçlerimden biri de buydu bugün olduğum noktaya sirayet eden. Tamamen astrolojiye kanalize olmak ve risk almak. Serbest piyasaya giriyorsun ve para kazanıp kazanmayacağın meçhul. O dönem bu kadar ünlü bir astrolog da değildim ama çalışırsan ve potansiyelin varsa istediğin her şeyi yapabiliyorsun sadece vazgeçmemen gerekiyor.

“Geliyor gelmekte olan” sözü Türk Patent ve Marka Kurumunda sizin adınıza tescilli. Şarkılarda bile geçen bu popüler sloganın marka olma yolculuğunu anlatır mısınız?

İki yıl önce bir tweet attım ve bu sözü kullanarak bir kehanette bulundum. O dönem Twitter kullanıcılarından haber kanallarına kadar herkes bir geri sayım sürecine girdi. Yaptığım paylaşım biraz negatif algılandı, ufak çaplı
bir linç ve kriz yasadım. Sonra dedim ki bu krizin bana getireceği bir olumlu yanı olmalı. Çünkü dualite prensipleri gereği hayatta her şey zıt formuyla birlikte var olur. İyilik kötülükle, kaos ve kriz düzenle birliktedir. Nerede bir kaos varsa oradan yeni bir düzen çıkar. Aslında yasam ve ölüm de dualite gereği bir aradadır her zaman. Ben de bu krizden gelecek bir hediye olduğuna inandım ve bu laf bu kadar kişinin diline pelesenk olduktan sonra dedim ki bunun tescilini almayı ve markalaştırmayı hak ettim.

Markalaştırmak da bence kendini var etmenin ve isini ticarileştirmenin bir yolu. Tescil sürecim krizi fırsata çevirmemle başladı. Sonrasında herkesin kullanması, insanlara ilham olması beni çok mutlu etti. İlham olmak çok keyifli bir şey. Sanatçılardan şarkı sözlerine, siyasi partilere kadar kullanıldı bu slogan. Eğitimim sırasında da bir slogan nasıl çıkar, nasıl yaratılır üzerine birçok ders aldım ve ödevler yaptım. Bu tabii spontane gelişen bir slogan oldu ama spontane ortaya çıkan şeyleri geliştiren de yine insanın alt yapısı ve bilgisidir bence. Belki de bu, bir bilginin dürtüsel bir getirisiydi.

Kişilerin meslek hayatında bilinir olması için sloganların ve markanın önemi nedir sizce? Tescil sahibi olmanın önemli olduğunu düşünüyor musunuz?

Tescil sahibi olmak iş hayatında var olmak demek. Kendini var etme amacını yasal bir temele dayandırman gerekiyor. Nasıl bir şirket kuruyorsak tescil sahibi de olmalıyız. Birbiriyle paralel ve önemli bence. İşin, markan sana özel. Markanın üzerine ekleyeceğin birçok fikir ve yaratıcı çalışmayla büyüyebiliyorsun.

Geçtiğimiz iki yıl, pandemi sebebiyle hepimiz için zordu. Yasadıklarımızla güçlenerek yeni bir yıl içindeyiz. Peki, sizce 2022’de bizi neler bekliyor? Hayallerimiz gerçek olacak mı?

Hayallerimizin ne olduğuna ve nasıl hayaller kurduğumuza bağlı. Bence her şey gerçek olabilir. Hayallerin gerçekleşmesi için önce adım atmak gerek. Ritüeller de o ilk adım gibi ve yaptığım ritüellerin ortaya çıkısı tam olarak bu. Bugün insanlar sabahın köründe, gecenin ikisinde benim ritüellerimi yapmak için emek harcıyor. Is insanlarından siyasilere, sanatçılara kadar birçok kişinin yaptığını biliyorum. Çünkü ritüeller, hayallerinin ilk adımıdır ve istediğin şeyin frekansına uyumlar seni.

Neyin frekansına uyumlanırsan hayatına da onu çeker, onu yasarsın. 2021, 2020’nin biraz benzeriydi ama 2020 kadar sert bir yıl olmadı bence. 2022 ise daha soft, tatlı ve ruhani bir yıl olacak. Hepimizin ruhsal olarak daha çok güçleneceği bir yıl. Jüpiter balığa geçiyor 2022’de, Jüpiter’in Neptün’le kavuştuğu bir dönem olacak. 2022 Mart
sonu ve Nisan itibarıyla Venüs de balığa geçecek. Jüpiter Neptün ve Venüs’ün balıkta kavuşumlarını göreceğiz,
bu çok büyük bir kavuşum. Bu kolektif kavuşum her sene olan bir şey de değil. O yüzden değerlendirmemiz gerekiyor. Hayallerimizi gerçekleştirmemiz için de çok verimli bir dönem. Ama ben sunu sorarım;
hayallerini gerçekleştirmek için sen ne yapıyorsun? Yani adım atarsak evet hayallerimizi gerçekleştirebileceğimiz bir dönemden bahsedebiliriz 2022 için. İnanacağımız hayaller kurmamız gerekiyor, inanmadan sadece hayal
kurmak bir şey getirmiyor bize. O hayalin üzerine gitmek, inanmak gerek. O frekansın üzerine gidersek gerçek olur. Daha soft, maneviyatımızın ve inancımızın yükseleceği, bu tür maneviyatı güçlü insanların ya da spritüel önderlerin dünyada ses getireceği ve vicdanlı olanın kazanacağı bir yıl. 2022’de vicdansızlık yapanların büyük bir karma borcuyla tepe taklak olacağını da göreceğiz. İlahi adaletin tecelli edeceği bir yıl olacak.

“İşini markalaştırmak bence kendini var etmenin ve isini ticarileştirmenin bir yolu. Bir markanın tescilini aldığında herkesten farklı, essiz ve kişisel oluyorsun.”

Daha soft ve olumlu geçeceğini söylediğiniz 2022 yılına geçişimiz sizce nasıl oldu? 2021’i nasıl kapattığımızı değerlendirebilir misiniz?

2021 Kasım ayının biraz sert geçtiğini söyleyebiliriz. Değişmek istemeyen için sert bir aydı. Ama krizlerle bas edebilen ve kendini yeniden var edebilenler için bir şeyi kapatıp yeni ve çok daha güçlü başlangıçlar yapılabilecek bir ay oldu. Kasım, bir dönüm noktasıydı diyebiliriz. Bu, ülke için de dünya için de insanlık için de geçerli. Elimizde tuttuğumuz değerlere maddi manevi ne kadar sahip çıkabildiğimiz ya da elimizdekilerden ne kadar vazgeçebildiğimizle sınandık. Kasım ayında yaşananlar çok kadersel oldu ve bazen sert bitişler seklinde seyretti.

Risk alanın ise iyi başlangıçlar yaptığı bir dönem oldu. Aralık ayı da benzer bir etkiye sahipti. 2021’i biraz böyle kapattık. Kaostan ve krizden korkan, değişimden korkup dönüşmek istemeyen sabit fikirli kişiler için korkutucu bir süreçti. Bu tarz dönemler her zaman bizimle olacak. Bu yüzden frekansımızı bu değişime açmamız gerekiyor. Bunu yapabilirsek o bitişler, yeni fırsatları getirir. Ama biraz mücadele şart.

Bence Türkiye’deki en değerli marka: Les Benjamins

En çok kullandığım marka: Apple

Bence yüzyılın icadı: İnternet ve kriptolar

 

Röportaj: Deniz CEBECİ

 

Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir