6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre kişi adları, marka olarak tescil edilebilir. Özellikle ünlü kişi adları, üçüncü kişiler tarafından haksız kazanç oluşturacak şekilde tescil başvurusuna konu olabilmekte. Türk Patent ve Marka Kurumu, bu gibi durumlarda asıl isim sahibine itiraz ve dava yolunu açık tutuyor. Peki bu, sadece ünlü isimlere tanınmış bir hak mıdır?
6769 sayılı Kanun’da marka olabilecek işaretlerin; tasarım, renk, şekil, ses, harf, sayı ve bunların kombinasyonları olabileceği gibi direkt kişi adları olabileceği de açıkça belirtilmiştir. Buna göre ad ve soyadların birlikte ya da tek başına marka olarak tescil edilebileceğini ifade etmek mümkün. Buna karşılık tüm marka başvurularında olduğu gibi ad ve soyad üzerine yapılan marka başvurularında Kurum, başvuru yapan kişinin bu ismi kullanıyor olması ya da direkt olarak o ismin sahibinin başvuruyu gerçekleştirmesi gibi bir şart koşmamıştır. Bu nedenle bir başvuru sahibi, kendine ait olmayan ismin marka olarak tesciline başvurabilmekte ve ilgili sınıflarda kullanım hakkına haiz olabilmektedir. Bu durum, ünlü isimlerin karşısına sıklıkla çıkmakta ve ihlal oluşturmaktadır. Fakat Kurum, bu konuda açık ön koşul sunmuyor olsa da ünlü kişilerin isimlerinden oluşan marka başvurularına itiraz yolunu açık tutmakta ve ilgili itiraz başvurularında ünlü kişinin özlük haklarını önceleyecek şekilde bir prosedür uygulamaktadır.
Faaliyet gösterdiği alanda belirli bir popülerlik kazanmış kişi isimlerinin hiç alakası olmayan kişi ve kurumlarca tescillenerek ticari amaçlı olarak kötü niyetli kullanılması durumunda, tanınmış kişilere ait bir markanın piyasaya sürüldüğü yanılgısı oluşmakta ve bu tanınmış kişinin hedef kitlesinden ticari bir amaca yönelik faydalanılmaktadır. Söz konusu ünlü isim bir oyuncu, tiyatrocu, şarkıcı, sporcu, iş insanı olabilir.
Burada bahsi edilen kişiler, yaptığı iş fark etmeksizin toplumun büyük bir kesimi tarafından tanınan isimlerdir. Söz konusu ihlal, elbette ‘’tanınmamış’’ ve ‘’belli bir üne sahip olmayan’’ isimler için de geçerli olabilmektedir fakat ortaya çıkan ihlalin boyutu da kişilerin tanınmışlık kapsamına paralel olarak değişiklik gösterecektir. Belirli bir üne sahip kişinin isim hakkının ihlali sonucunda, haksız kullanım sağlayan kişinin elde edeceği kazanç ile üne sahip olmayan bir ismin haksız kullanımı durumunda elde edilecek kazancın boyutları da doğal olarak farklı olacaktır.
Bahsi edilen bu duruma örnek olarak Futbolcu İrfan Can Kahveci, Sunucu Saba Tümer, Teknik Direktör Jose Mourinho gibi isimler, daha önce kendileri dışındaki kişiler tarafından yapılan marka başvurularına konu olmuştur. Yapılan bu başvurular, üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirildiği için ünlü kişinin bilinirliğinden faydalanan ve ihlal oluşturan birer girişim konumunda olmuş ve asıl isim sahiplerinin isteği üzerine bu başvurulara itiraz edilmiştir. Günümüzde ün kazanmanın eskiye göre çok daha hızlı ve kolay olduğunu düşünürsek bu gibi haksız başvuruların artış gösterme ihtimali olduğu görülebilir. Üçüncü kişiler tarafından yapılması muhtemel bu başvurularla mücadele etmenin yolu ise profesyonel bir ekiple çalışmak, marka değeri olan isimlerin üçüncü kişilere kalmadan tesciline başvurmak ve sürekli takibini yapmak olarak sıralanabilir.
‘’Kişinin ün kazanmış olması değil, ismi ile ilişkilendirilmiş olmasının ispatı gereklidir.’’
Bir kişi ismi, ticari amaçla kişinin kendisi dışında bir teşebbüs tarafından tescil başvurusuna konu edilirse asıl isim sahibine belirli bir süre sınırı içerisinde itiraz hakkı doğar. İtiraz hakkı, 2 aylık askı süresi içerisinde kullanılmalıdır. Kurum tarafından belirtilen bu süre içerisinde itiraz hakkı kullanılmazsa ancak dava yoluna gidilebilir. Bununla beraber her ne kadar tanınmış ve bir üne ulaşmış isimlerde bir ihlal oluşması ihtimali yüksek olsa da bahsi geçen itirazın yapılabilmesi için kişinin tanınmış olması şartı da aranmamaktadır. İsimler, kişilik hakları kapsamında değerlendirildiğinden başvuruya konu olmuş işaretin, bütünüyle itiraz sahibi kişi ile ilişkilendirilmesi yeterli bulunmaktadır. Kişilik hakları kapsamında değerlendirilebilecek isim hakkı bağlamında; tanınmış ve tanınmamış her isme itiraz yolu açık olmakla birlikte, itiraz gerekçesi olarak sadece bu isme sahip olunması yeterli değildir. İtirazın sonuç vermesi için gerekçelendirilen itiraz nedenleri, söz konusu isim ile kişinin ilişkilendirildiğine ilişkin kanıtları da barındırmak durumundadır. Bu duruma göre Kanun’un, izinsiz kullanılan isim sahiplerinin kişilik hakları için bir koruma mekanizması geliştirdiği gibi başvuru sahibi için de oluşması muhtemel hak ihlalleri ve dezavantajları göz önünde bulundurduğunu ifade etmemiz mümkün.
Her ne kadar ‘’haksız kullanım’’ kapsamında tescil başvurusuna konu olan isme itiraz hakkı mevcut olsa da başvuru; ilan süresi boyunca asıl isim sahibi tarafından fark edilmeyebilir ya da geç fark edilebilir. Böylelikle isim, gerekli süreci tamamlayarak marka olarak tescil edilmiş olacaktır. İsim sahibinin bu durumu sonradan fark etmesi halinde ise hükümsüzlük davası açma hakkı mevcuttur. Bu bağlamda açılan bir davada yine hükümsüzlük gerekçeleri, işaretin kişi ile ilişkilendirildiğini kanıtlar nitelikte olmalıdır.
Bir ismin marka başvurusuna konu olduğu fark edilmezse ne yapılmalı?
Üçüncü kişiler tarafından kullanıldığında ihlal doğuracak bir isminiz ve belirli bir ilişkilendirilme haliniz mevcutsa alınacak ilk önlem, üçüncü kişilere kalmadan ilgili sınıflardan marka tescil başvurusunda bulunmaktır. Bu başvuruyu bireysel olarak yapabileceğiniz gibi başvuru kapsamınızın nitelikli olması adına bir vekil firmadan da destek alabilirsiniz. Fakat ne yazık ki bir tesciliniz dahi olsa hak sahibi olduğunuz ismin neredeyse ‘’birebir benzerleri’’ farklı sınıflardan yapılacak başvurulara konu olabilir. Buna engel olmak için izleme ekibine sahip profesyonel bir danışmanlık hizmeti almanın en doğru koruma mekanizması olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Markada ‘’izleme’’, marka başvurusu ve tescilinden sonra bu alanda uzman bir ekip tarafından ‘’markanızın benzerlerine karşı savaş açan’’ düzenli bir mekanizmadır. Üçüncü kişiler tarafından haksız kullanımı durumunda zarar oluşturacak her türlü isim ve işaretinizi önlem alarak korumaya almak ve izleme ile takibini yapmak markanızın ve marka niteliğindeki isminizin en önemli yatırımlarından biridir.